Sticky İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sticky İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sticky (Yapışkan)

Sticky kelimesi yapışkan, yapışkanlık gibi anlamlara gelir. Bu kelime genellikle yüzeylerin birbirine yapışık kalması için kullanılır.

  1. The paper was so sticky that it stuck to my fingers. (Kağıt o kadar yapışkandı ki parmaklarıma yapıştı.)
  2. I had to clean my hands with soap to remove the sticky residue. (Yapışkan kalıntıyı çıkarmak için ellerimi sabunla temizlemem gerekti.)
  3. The sticky label on the jar was difficult to remove. (Kavanozdaki yapışkan etiketi çıkarmak zordu.)
  4. She put a sticky note on the fridge to remind herself to buy milk. (Süt almak için kendini hatırlatmak için buzdolabına yapışkan bir not koydu.)
  5. The floor was sticky after the spilled drink. (Dökülen içecek sonrası zemin yapışkandı.)
  6. The glue was too sticky and made a mess. (Yapışkanlık çok fazla olduğundan tutkal her yere yayıldı.)
  7. The tape was so sticky that it tore the paper when I tried to remove it. (Bant o kadar yapışkandı ki çıkarmaya çalıştığımda kağıdı yırttı.)
  8. I don’t like sticky food like caramel or honey. (Karamel ya da bal gibi yapışkan yiyeceklerden hoşlanmam.)
  9. The price tag was stuck to the shirt with a sticky adhesive. (Fiyat etiketi yapışkan bir yapıştırıcı ile gömleğe yapıştırılmıştı.)
  10. The sticky humidity made it difficult to breathe. (Yapışkan nem nefes almamı zorlaştırdı.)
  11. She used a sticky tape to fix the tear in her book. (Kitabındaki yırtığı düzeltmek için yapışkan bir bant kullandı.)
  12. The sticky substance on the road caused the car to skid. (Yoldaki yapışkan madde aracın kaymasına neden oldu.)
  13. I don’t like to touch sticky things with my bare hands. (Çıplak ellerimle yapışkan şeylere dokunmaktan hoşlanmam.)
  14. The sticky dough was difficult to roll out. (Yapışkan hamurun açılması zordu.)
  15. The label peeled off easily because it wasn’t very sticky. (Etiket, çok yapışkan olmadığı için kolayca soyuldu.)
  16. The gum was sticky and wouldn’t come off my shoe. (Sakız yapışkandı ve ayakkabımdan çıkmadı.)
  17. The tape measure was marked with sticky labels to make it easier to read. (Metreliğin okunması kolaylaştırmak için yapışkan etiketlerle işaretlenmişti.)
  18. The paint was still wet and sticky to the touch. (Boya hala ıslak ve dokununca yapışkandı.)
  19. The sticky sap from the tree was difficult to remove from my clothes. (Ağaçtan gelen yapışkan öz, gi

simden çıkarmak zordu.)
20. The sticky fingers of the child left marks on the walls. (Çocuğun yapışkan parmakları duvarda iz bıraktı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.