Steeply İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Steeply İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Steeply

Steeply, “dik bir şekilde, sarp bir şekilde” anlamına gelen bir İngilizce kelimedir.

Örnek cümleler:

  1. The road to the top of the mountain rises steeply. (Dağın zirvesine giden yol dik bir şekilde yükselir.)
  2. The airplane began to climb steeply into the sky. (Uçak dik bir şekilde gökyüzüne tırmanmaya başladı.)
  3. The hiker struggled to climb the steeply sloping trail. (Yürüyüşçü, dik bir şekilde eğimli patikayı tırmanmakta zorlandı.)
  4. The cliff drops steeply into the ocean below. (Uçurum, altındaki okyanusa dik bir şekilde düşer.)
  5. The ski slope descends steeply, providing a thrilling ride. (Kayak pisti dik bir şekilde iniş yapar, heyecan verici bir sürüş sağlar.)
  6. The waterfall cascaded steeply down the rocky cliff. (Şelale kayalık uçuruma dik bir şekilde kaskatı düştü.)
  7. The price of the house dropped steeply after the market crash. (Ev fiyatı piyasa çökmesinden sonra dik bir şekilde düştü.)
  8. The car zoomed steeply up the winding road. (Araba, dolambaçlı yolu dik bir şekilde çılgınca hızlandı.)
  9. The roller coaster plunged steeply down the steep hill. (Lunapark treni, dik bir şekilde eğimli tepeye çakıldı.)
  10. The airplane descended steeply before landing on the runway. (Uçak pistine iniş yapmadan önce dik bir şekilde alçaldı.)
  11. The price of oil has risen steeply in recent years. (Petrol fiyatları son yıllarda dik bir şekilde yükseldi.)
  12. The river flowed steeply through the narrow canyon. (Nehir dar kanyondan dik bir şekilde akıyordu.)
  13. The tree grew straight up, then leaned steeply to one side. (Ağaç doğruca yukarı doğru büyüdü, sonra dik bir şekilde bir tarafa eğildi.)
  14. The trail was so steeply inclined that it required ropes for safety. (Patika o kadar dik bir eğime sahipti ki güvenlik için halatlar gerektirdi.)
  15. The skyscraper towered steeply above the city skyline. (Gökdelen, şehir manzarasının dik bir şekilde üstünde yükseldi.)
  16. The helicopter hovered steeply over the open field. (Helikopter, açık arazi üzerinde dik bir şekilde süzüldü.)
  17. The storm clouds rose steeply into the sky, threatening a downpour. (Fırtına bulutları dik bir şekilde gökyüzüne yükseldi, sağanak yağmur tehdit ediyordu.)
  18. The value of the stock market plummeted steeply in a single day. (Borsa değeri tek bir günde dik bir şekilde düştü.)
  19. The castle was perched steeply on a rocky cliff, overlooking the sea. (Kale,

deniz manzarasına hakim, kayalık bir uçurumun üzerinde dik bir şekilde yer almıştı.)
20. The ski lift took us steeply up the mountain, providing breathtaking views. (Kayak asansörü bizi dik bir şekilde dağın üzerine çıkardı, nefes kesen manzaralar sağladı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.