Staunch İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Staunch İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Staunch (Sıfat) – Tutkulu bir şekilde inanan, sarsılmaz, kararlı, sabit, güvenilir.

Örnek cümleler:

  1. She is a staunch believer in women’s rights. (O, kadın haklarına tutkulu bir şekilde inanan biridir.)
  2. The company has a staunch policy against discrimination. (Şirketin ayrımcılığa karşı sarsılmaz bir politikası var.)
  3. He is a staunch supporter of the Republican Party. (O, Cumhuriyetçi Parti’nin güvenilir bir destekçisidir.)
  4. The building is built on a staunch foundation. (Bina sağlam bir temel üzerine inşa edilmiştir.)
  5. Her staunch dedication to her work is admirable. (İşine karşı olan kararlı bağlılığı takdire şayandır.)
  6. The army showed their staunch loyalty to their country. (Ordu, ülkelerine karşı sarsılmaz bir sadakat gösterdi.)
  7. The coach’s staunch attitude towards discipline led the team to victory. (Antrenörün disiplin konusundaki kararlı tutumu takımı zaferle sonuçlandırdı.)
  8. Despite the setbacks, he remained staunch in his beliefs. (Engeller olmasına rağmen, inançlarında sabit kaldı.)
  9. She is a staunch advocate for animal rights. (Hayvan hakları için kararlı bir savunucudur.)
  10. The judge is known for his staunch adherence to the law. (Yargıç, hukuka sıkı sıkıya bağlılığıyla tanınır.)
  11. The politician has a staunch following among his supporters. (Politikacının destekçileri arasında sarsılmaz bir takipçi kitlesi var.)
  12. The team showed their staunch determination to win. (Takım, kazanmak için kararlı bir şekilde hareket etti.)
  13. His staunch opposition to the proposal was well-known. (Teklife karşı olan sarsılmaz muhalefeti iyi bilinirdi.)
  14. The organization has a staunch commitment to environmental protection. (Kuruluş, çevre koruma konusunda kararlı bir taahhüdü var.)
  15. The company’s success is due to its staunch focus on customer satisfaction. (Şirketin başarısı, müşteri memnuniyetine kararlı bir odaklanmaya bağlıdır.)
  16. She showed a staunch resilience in the face of adversity. (Zorluklarla karşı karşıya kaldığında sarsılmaz bir direnç gösterdi.)
  17. The president’s staunch leadership led the country through a difficult time. (Başkanın sarsılmaz liderliği, ülkeyi zor bir dönemden geçirdi.)
  18. The team captain is a staunch believer in teamwork. (Takım kaptanı, takım çalışmasına tutkulu bir şekilde inanır.)
  19. The organization has a staunch policy of transparency. (Kuruluşun şeffaflık konusunda sarsılmaz bir politikası vardır.)
  20. The artist’s staunch dedication to his craft is evident in his

works. (Sanatçının sanatına karşı olan kararlı bağlılığı, eserlerinde açıkça görülür.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.