Staunch İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Staunch (Sıfat) – Tutkulu bir şekilde inanan, sarsılmaz, kararlı, sabit, güvenilir.
Örnek cümleler:
- She is a staunch believer in women’s rights. (O, kadın haklarına tutkulu bir şekilde inanan biridir.)
- The company has a staunch policy against discrimination. (Şirketin ayrımcılığa karşı sarsılmaz bir politikası var.)
- He is a staunch supporter of the Republican Party. (O, Cumhuriyetçi Parti’nin güvenilir bir destekçisidir.)
- The building is built on a staunch foundation. (Bina sağlam bir temel üzerine inşa edilmiştir.)
- Her staunch dedication to her work is admirable. (İşine karşı olan kararlı bağlılığı takdire şayandır.)
- The army showed their staunch loyalty to their country. (Ordu, ülkelerine karşı sarsılmaz bir sadakat gösterdi.)
- The coach’s staunch attitude towards discipline led the team to victory. (Antrenörün disiplin konusundaki kararlı tutumu takımı zaferle sonuçlandırdı.)
- Despite the setbacks, he remained staunch in his beliefs. (Engeller olmasına rağmen, inançlarında sabit kaldı.)
- She is a staunch advocate for animal rights. (Hayvan hakları için kararlı bir savunucudur.)
- The judge is known for his staunch adherence to the law. (Yargıç, hukuka sıkı sıkıya bağlılığıyla tanınır.)
- The politician has a staunch following among his supporters. (Politikacının destekçileri arasında sarsılmaz bir takipçi kitlesi var.)
- The team showed their staunch determination to win. (Takım, kazanmak için kararlı bir şekilde hareket etti.)
- His staunch opposition to the proposal was well-known. (Teklife karşı olan sarsılmaz muhalefeti iyi bilinirdi.)
- The organization has a staunch commitment to environmental protection. (Kuruluş, çevre koruma konusunda kararlı bir taahhüdü var.)
- The company’s success is due to its staunch focus on customer satisfaction. (Şirketin başarısı, müşteri memnuniyetine kararlı bir odaklanmaya bağlıdır.)
- She showed a staunch resilience in the face of adversity. (Zorluklarla karşı karşıya kaldığında sarsılmaz bir direnç gösterdi.)
- The president’s staunch leadership led the country through a difficult time. (Başkanın sarsılmaz liderliği, ülkeyi zor bir dönemden geçirdi.)
- The team captain is a staunch believer in teamwork. (Takım kaptanı, takım çalışmasına tutkulu bir şekilde inanır.)
- The organization has a staunch policy of transparency. (Kuruluşun şeffaflık konusunda sarsılmaz bir politikası vardır.)
- The artist’s staunch dedication to his craft is evident in his
works. (Sanatçının sanatına karşı olan kararlı bağlılığı, eserlerinde açıkça görülür.)
Hemen Yorum Yaz