Stateliness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Stateliness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Stateliness

Stateliness kelimesi, “heybetli” veya “görkemli” anlamına gelir. Bu kelime, genellikle büyük ve etkileyici binalar veya diğer yapılar için kullanılır.

1. The palace’s stateliness was breathtaking. (Sarayın görkemi nefes kesiciydi.)
2. The cathedral’s stateliness made it a popular tourist attraction. (Katedralin heybeti, onu popüler bir turistik yer yaptı.)
3. The museum’s stateliness was matched only by its extensive collection. (Müzenin görkemi, sadece geniş koleksiyonuyla eşleşti.)
4. The statue’s stateliness was marred by the graffiti on its base. (Heykelin görkemi, tabanındaki grafitilerle bozuldu.)
5. The university’s stateliness was evident in its grand architecture. (Üniversitenin görkemi, büyük mimarisiyle açıkça görülebiliyordu.)
6. The castle’s stateliness was enhanced by the surrounding gardens. (Kale’nin görkemi, çevresindeki bahçelerle daha da arttı.)
7. The mansion’s stateliness was a reflection of the wealth of its former owners. (Malikanenin heybeti, eski sahiplerinin zenginliğinin bir yansımasıydı.)
8. The government building’s stateliness was intended to inspire respect. (Hükümet binasının görkemi, saygı uyandırmak için tasarlanmıştı.)
9. The opera house’s stateliness added to the drama of the performances. (Opera binasının heybeti, performansların dramatizasyonunu arttırdı.)
10. The hotel’s stateliness was fitting for its prestigious location. (Otelin görkemi, prestijli konumuna uygun bir şekildeydi.)
11. The stadium’s stateliness was matched only by the enthusiasm of the fans. (Stadyumun heybeti, sadece taraftarların coşkusuna eşleşti.)
12. The courthouse’s stateliness was a reminder of the importance of justice. (Adliye sarayının görkemi, adaletin önemini hatırlatıyordu.)
13. The library’s stateliness was a tribute to the value of knowledge. (Kütüphanenin heybeti, bilginin değerine bir övgüydü.)
14. The bank’s stateliness was meant to inspire confidence in its customers. (Bankanın görkemi, müşterilerinde güven hissi yaratmak için tasarlandı.)
15. The theater’s stateliness added to the glamour of the productions. (Tiyatro binasının heybeti, prodüksiyonların ihtişamını arttırdı.)
16. The town hall’s stateliness was a symbol of the city’s importance. (Belediye binasının heybeti, şehrin önemini simgeliyordu.)
17. The hospital’s stateliness was designed to create a sense of calm for patients. (Hastanenin görkemi, hastalar için sakinlik hissi yaratmak için tasarlandı.)
18. The mansion’s stateliness was contrasted by the modesty of its owner. (Malikanen

‘in heybeti, sahibinin alçakgönüllülüğüyle karşılaştırılıyordu.)
19. The government’s stateliness was a reflection of its power and authority. (Hükümetin görkemi, gücü ve otoritesinin bir yansımasıydı.)

20. The church’s stateliness was intended to inspire reverence and awe. (Kilisenin görkemi, saygı ve korku hissi yaratmak için tasarlanmıştı.)