Stark İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Stark İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Stark Nedir?

Stark, İngilizce dilinde “sert, katı, sağlam” gibi anlamlara gelen bir kelimedir. Ayrıca Marvel Comics evreninde Tony Stark karakterinin soyadı olarak da kullanılmaktadır.

Örnek Cümleler:

1. The wall was built with stark concrete blocks. (Duvar sert beton bloklardan yapılmıştı.)
2. The stark reality of the situation finally hit him. (Durumun sert gerçekliği sonunda ona vurdu.)
3. The winter landscape was beautiful in its stark simplicity. (Kış manzarası, sert basitliğiyle güzeldi.)
4. The stark contrast between the two paintings was striking. (İki resim arasındaki sert kontrast çarpıcıydı.)
5. The doctor’s words were a stark reminder of his mortality. (Doktorun sözleri, ölümlülüğüyle ilgili sert bir hatırlatmaydı.)
6. The desert is a harsh and stark environment. (Çöl, sert ve katı bir çevredir.)
7. The stark silence in the room was eerie. (Odadaki sert sessizlik tüyler ürperticiydi.)
8. The stark black and white photograph was stunning. (Sert siyah-beyaz fotoğraf etkileyiciydi.)
9. The stark truth was that he had been lying all along. (Sert gerçek, o zamandan beri yalan söylüyordu.)
10. The stark walls of the prison cell closed in on him. (Hapishane hücresinin sert duvarları ona yaklaştı.)
11. The stark reality of poverty was evident in the slums. (Yoksulluğun sert gerçekliği fakir semtlerde açıkça görülebilirdi.)
12. The stark beauty of the mountain range was breathtaking. (Dağ silsilesinin sert güzelliği nefes kesiciydi.)
13. The stark white of her dress contrasted with her dark hair. (Elbisesinin sert beyaz rengi koyu saçlarıyla karşılaştı.)
14. The stark warning made him realize the danger he was in. (Sert uyarı, ona tehlikede olduğunu farkettirdi.)
15. The stark architecture of the building was impressive. (Bina, sert mimarisiyle etkileyiciydi.)
16. The stark reality of war was evident in the devastated city. (Savaşın sert gerçekliği, harap şehirde açıkça görülebilirdi.)
17. The stark contrast between their lifestyles was apparent. (Yaşamları arasındaki sert kontrast açıktı.)
18. The stark truth was that he had no one to blame but himself. (Sert gerçek, kendisinden başka kimseyi suçlayamayacağıydı.)
19. The stark light of the full moon illuminated the forest. (Dolu ayın sert ışığı ormanı aydınlatıyordu.)
20. The stark reality of climate change is becoming increasingly evident. (İklim değişikliğinin sert gerçekliği

gün geçtikçe daha da belirgin hale geliyor.)

Türkçe Karşılıkları:

1. sert, katı, sağlam
2. sert gerçek, acı gerçek
3. sade, basit
4. keskin kontrast
5. sert hatırlatma
6. sert, katı, zorlu
7. tüyler ürpertici, ürkütücü
8. etkileyici, göz alıcı
9. açık, net, apaçık
10. yakın, dar
11. açık, belirgin
12. nefes kesici, muhteşem
13. karşıtlık, farklılık
14. ciddi, önemli
15. etkileyici, görkemli
16. acı gerçek, sert gerçek
17. belirgin, açık
18. gerçek, hakikat
19. aydınlatıcı, parlak
20. belirgin, açık

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.