Stance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Stance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Stance

Stance, bir kişinin ya da kurumun belirli bir konu hakkında aldığı tavır ya da duruşu ifade eder. Bu tutum genellikle kişinin inançları, değerleri ve deneyimleriyle ilişkilidir.

Örnek cümleler:

1. My stance on gun control is that there should be stricter background checks. (Silah kontrolü konusundaki tavrım, daha sıkı arka plan kontrolleri olmalıdır.)
2. He took a strong stance against animal cruelty. (Hayvan işkencesine karşı güçlü bir tutum aldı.)
3. Her stance on immigration is that everyone deserves a chance at a better life. (Göçmenlik konusundaki duruşu, herkesin daha iyi bir hayat için bir şansı hak ettiği yönündedir.)
4. The company’s stance on environmental issues is to minimize their carbon footprint. (Şirketin çevre konularındaki duruşu, karbon ayak izlerini en aza indirmektir.)
5. She took a neutral stance on the political issue. (Siyasi konuda tarafsız bir duruş aldı.)
6. His stance on the issue of abortion is that it should be a woman’s choice. (Kürtaj konusundaki duruşu, bir kadının tercihi olması gerektiği yönündedir.)
7. The government’s stance on national security is to increase surveillance measures. (Hükümetin milli güvenlik konusundaki duruşu, gözetim önlemlerini artırmaktır.)
8. She changed her stance on the issue after learning new information. (Konu hakkında yeni bilgiler öğrendikten sonra duruşunu değiştirdi.)
9. His stance on the death penalty is that it should be abolished. (Ölüm cezası konusundaki duruşu, kaldırılması gerektiği yönündedir.)
10. The company’s stance on diversity is to promote inclusivity in the workplace. (Şirketin çeşitlilik konusundaki duruşu, işyerinde kapsayıcılığı teşvik etmektir.)
11. The politician took a firm stance on gun control. (Politikacı silah kontrolü konusunda sert bir duruş aldı.)
12. Her stance on the issue of climate change is that urgent action is needed. (İklim değişikliği konusundaki dur

uşu, acil bir eylem gerektiği yönündedir.)
13. The organization’s stance on human rights is to advocate for equality and justice. (Organizasyonun insan hakları konusundaki duruşu, eşitlik ve adaleti savunmaktır.)

14. He took a defensive stance in response to the accusations. (Suçlamalara karşı savunma pozisyonu aldı.)
15. Her stance on education is that it should be accessible to everyone. (Eğitim konusundaki duruşu, herkesin erişebilir olması gerektiği yönündedir.)
16. The country’s stance on foreign policy is to prioritize diplomacy. (Ülkenin dış politikadaki duruşu, diplomatik önceliği belirlemektir.)
17. She took a proactive stance in preventing workplace harassment. (İşyerinde tacizi önlemek için proaktif bir duruş aldı.)
18. His stance on the issue of same-sex marriage is that it should be legal. (Aynı cinsiyetli evlilik konusundaki duruşu, yasal olması gerektiği yönündedir.)
19. The company’s stance on corporate social responsibility is to give back to the community. (Şirketin kurumsal sosyal sorumluluk konusundaki duruşu, topluma geri vermektedir.)
20. The politician’s stance on healthcare reform is that it should be affordable for all. (Politikacının sağlık reformu konusundaki duruşu, herkes için uygun olması gerektiği yönündedir.)