Squeamish İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Squeamish İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Squeamish Nedir?

Squeamish kelimesi Türkçe’de “hassas, kolay rahatsız olan” anlamına gelir. Bir kişinin belirli bir şeye veya duruma karşı kolayca rahatsız olma ve tepki gösterme durumunu ifade eder.

Örnek Cümleler:

1. I can’t watch horror movies because I’m too squeamish. (Korku filmleri izleyemem çünkü çok hassasım.)
2. The sight of blood makes me feel squeamish. (Kan görüntüsü beni rahatsız eder.)
3. I get squeamish when I see needles. (İğne gördüğümde hassasiyet hissederim.)
4. My friend is very squeamish, she can’t even handle the thought of surgery. (Arkadaşım çok hassas, ameliyat düşüncesi bile onu rahatsız ediyor.)
5. I had to leave the room because the smell was making me feel squeamish. (Koku beni rahatsız ediyordu, odayı terk etmek zorunda kaldım.)
6. She’s so squeamish that she can’t even clean up after her cat. (Kedisi için bile temizlik yapamayacak kadar hassas.)
7. The idea of eating snails makes me feel a bit squeamish. (Ispanak yemeği düşüncesi beni biraz rahatsız ediyor.)
8. He’s very squeamish about germs, he washes his hands constantly. (Mikroplar hakkında çok hassas, sürekli ellerini yıkar.)
9. I’m not very squeamish, I can handle most things. (Ben pek hassas değilim, çoğu şeyi kaldırabilirim.)
10. She had to look away during the surgery, she’s too squeamish. (Ameliyat sırasında gözlerini kaçırmak zorunda kaldı, çok hassas.)
11. He’s a bit squeamish when it comes to insects. (Böcekler konusunda biraz hassas.)
12. I’m squeamish about heights, I can’t go on roller coasters. (Yükseklik konusunda hassasım, lunapark trenine binemem.)
13. The thought of eating raw fish makes me feel squeamish. (Çiğ balık yeme düşüncesi beni rahatsız ediyor.)
14. She’s squeamish about public speaking, she gets nervous. (Halka açık konuşma konusunda hassas, sinirli olur.)
15. I’m a bit squeamish about taking medication, I don’t like the side effects. (İlaç almak konusunda biraz hassasım, yan etkileri sevmiyorum.)
16. He’s too squeamish to even think about donating blood. (Kan bağışı yapmayı bile düşünecek kadar hassas değil.)
17. The smell of the gym makes her feel squeamish. (Spor salonu kokusu onu rahatsız ediyor.)
18. He’s a bit squeamish about trying new foods. (Yeni yiyecekler denemek kon

usunda biraz hassas.)
19. The sight of spiders makes me feel squeamish. (Örümceklerin görüntüsü beni rahatsız ediyor.)

  1. She’s too squeamish to handle the sight of a wound. (Yara görüntüsüyle başa çıkmak için çok hassas.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.