Spun İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Spun İle İlgili Cümleler
Anlam: (verb) Bir şeyi hızlıca döndürmek veya eğirmek.
- She spun the top and watched it whirl around. (O, üstü çevirdi ve onu dönmeye bıraktı.)
- The spider spun a web in the corner of the room. (Örümcek, odanın köşesinde bir ağ ördü.)
- The dancer spun around on her toes. (Dansçı, parmak uçlarında döndü.)
- The merry-go-round spun faster and faster. (Dönme dolap giderek hızlandı.)
- He spun the roulette wheel and held his breath. (Rulet çarkını çevirdi ve nefesini tuttu.)
- The DJ spun the records all night. (DJ, tüm gece plakları çaldı.)
- The potter spun the clay into a beautiful vase. (Çömlekçi, çamuru güzel bir vazoya döndürdü.)
- The helicopter blades spun as it lifted off the ground. (Helikopter kalkarken pervaneleri döndü.)
- The little girl spun around in her new dress. (Küçük kız, yeni elbisesiyle etrafında döndü.)
- The windmill spun in the breeze. (Rüzgar değirmeni rüzgarda döndü.)
- The cyclist spun his legs faster to climb the hill. (Bisikletçi, tepeyi tırmanmak için bacaklarını daha hızlı çevirdi.)
- The ballerina spun across the stage. (Balerin sahnede döndü.)
- The car spun out of control on the icy road. (Araba buzlu yolda kontrolsüz bir şekilde döndü.)
- The cotton candy machine spun sugar into fluffy clouds. (Pamuk şeker makinesi, şekeri kabarık bulutlara dönüştürdü.)
- The potter spun the wheel with his foot. (Çömlekçi tekerleği ayağıyla çevirdi.)
- The tornado spun debris through the air. (Tornado hava yoluyla enkazı döndürdü.)
- The figure skater spun on one foot. (Figür patenci tek ayak üzerinde döndü.)
- The washing machine spun the clothes until they were dry. (Çamaşır makinesi, giysileri kuruyana kadar döndürdü.)
- The spider spun silk from its spinnerets. (Örümcek spinneretlerinden ipek ördü.)
- The dancer spun away from her partner and leapt into the air. (Dansçı, partnerinden uzaklaşıp havaya sıçradı.)
Türkçe Karşılıklar: döndürmek, çevirmek, örmek, hızla hareket etmek, dönerek ilerlemek, bükerek çevirmek, tekerleği çevirmek, turlamak, kurutmak, pamuk şeker yapmak, dolaşmak, çalkalamak, ipek örmek, fırçalamak, hareketli
- The tornado spun around the town, leaving destruction in its wake. (Tornado, kasabanın etrafında döndü ve ardında yıkım bıraktı.)
- The spider spun a sticky web to catch its prey. (Örümcek, avını yakalamak için yapışkan bir ağ ördü.)
- The DJ spun the crowd into a frenzy with his beats. (DJ, müzikleriyle kalabalığı coşturdu.)
- The dancer spun gracefully across the stage. (Dansçı zarifçe sahnede döndü.)
- The wind turbine spun in the strong winds, generating electricity. (Rüzgar türbini, güçlü rüzgarda dönerek elektrik üretti.)
- The pottery wheel spun as the potter molded the clay. (Çömlek tekerleği, çömlekçi çamuru şekillendirirken döndü.)
- The child spun around with excitement at the amusement park. (Çocuk eğlence parkında heyecanla döndü.)
- The cotton candy machine spun sugar onto a stick. (Pamuk şeker makinesi, şekeri çubuğa döndürdü.)
- The figure skater spun faster and faster, impressing the judges. (Figür patenci giderek daha hızlı döndü ve hakemleri etkiledi.)
- The washing machine spun out the excess water from the clothes. (Çamaşır makinesi giysilerden fazla suyu çıkardı.)
Türkçe Karşılıklar: yaratmak, coşturmak, şekillendirmek, heyecanla dönmek, şeker yapıştırmak, izleyicileri etkilemek, suyu çıkarmak, elektrik üretmek, zarifçe dönmek, yıkım bırakmak.
Hemen Yorum Yaz