Spread İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spread İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spread İle İlgili Cümleler

Spread kelimesi “yayılmak” anlamına gelir. Aşağıda, spread kelimesinin kullanıldığı örnek cümleler bulabilirsiniz:

1. The wildfire is spreading quickly. (Orman yangını hızla yayılıyor.)
2. He spread the cream cheese on his bagel. (O, krem peynirini çöreğinin üzerine yaydı.)
3. The flu spreads through the air. (Grip havayoluyla yayılır.)
4. The rumor about the boss’s resignation spread throughout the office. (Patronun istifası hakkındaki söylenti ofis genelinde yayıldı.)
5. She spread the blanket on the grass and sat down. (O, örtüyü çimenlerin üzerine yaydı ve oturdu.)
6. The disease can spread rapidly if left untreated. (Tedavi edilmezse hastalık hızla yayılabilir.)
7. The chef spread the butter on the toast. (Şef, ekmeğin üzerine tereyağı yaydı.)
8. The news of the celebrity’s engagement quickly spread across social media. (Ünlünün nişan haberleri sosyal medyada hızla yayıldı.)
9. The virus has spread to multiple countries. (Virüs birden çok ülkeye yayıldı.)
10. He spread his arms wide and welcomed her with a hug. (Kollarını geniş açtı ve onu bir sarılmayla karşıladı.)
11. The cat spread its paws out and stretched. (Kedi patilerini açarak gerindi.)
12. The jam was spread thinly on the toast. (Reçel ekmeğe ince bir şekilde sürülmüştü.)
13. The news of the company’s bankruptcy spread quickly, causing panic among investors. (Şirketin iflas haberi hızlı bir şekilde yayıldı ve yatırımcılar arasında panik yarattı.)
14. The protesters spread out across the city, blocking traffic. (Protestocular şehirde yayıldılar ve trafik akışını engellediler.)
15. The virus can spread through contact with an infected person. (Virüs, enfekte bir kişiyle temas yoluyla yayılabilir.)
16. She spread the frosting on the cake with a spatula. (O, pastanın üzerine spatula ile krema yaydı.)
17. The news of the celebrity’s scandal spread like wildfire. (Ünlünün skandalı ateş gibi hızlı yayıldı.)
18. The table was spread with a white tablecloth and fresh flowers. (Masada beyaz bir örtü ve taze çiçekler vardı.)
19. The virus is spreading rapidly, and we need to take action to stop it. (Virüs hızla yayılıyor ve onu durdurmak için harekete geçmemiz gerekiyor.)
20. The company decided to spread its investments across multiple industries. (Şirket, yatırımlarını birden çok sektöre yaymaya karar verdi.)

21. She spread the news about the new restaurant opening to her friends. (O, yeni restoranın açılması hakkında arkadaşlarına haber yaydı.)
22. The paint was spread evenly across the canvas. (Boya, tuvalin üzerine eşit bir şekilde yayıldı.)
23. The sales team was instructed to spread the word about the new product launch. (Satış ekibine yeni ürün lansmanı hakkında söylenti yaymaları talimatı verildi.)
24. The virus can spread through contaminated surfaces. (Virüs, kontamine yüzeyler yoluyla yayılabilir.)
25. The scent of fresh flowers spread throughout the room. (Taze çiçeklerin kokusu odaya yayıldı.)
26. The batter was spread evenly in the baking pan. (Hamur, fırın tepsisine eşit bir şekilde yayıldı.)
27. The news of the earthquake spread quickly, causing panic among the residents. (Deprem haberleri hızlı bir şekilde yayıldı ve sakinler arasında panik yarattı.)
28. She spread her arms and legs out and enjoyed the warm sun. (Kollarını ve bacaklarını açtı ve sıcak güneşin keyfini çıkardı.)
29. The word of the new restaurant spread quickly among food bloggers. (Yeni restoranın haberi hızlı bir şekilde yemek blogcuları arasında yayıldı.)
30. The virus can spread through respiratory droplets. (Virüs, solunum damlacıkları yoluyla yayılabilir.)

(Görsel açıdan farklılık yaratmak için son beş cümleyi yeşil renkte yazdım.)