Spontaneous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spontaneous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spontaneous Nedir?

Spontaneous, anlık veya doğal olarak meydana gelen anlamına gelir. Bu kelime genellikle beklenmedik veya planlanmamış olaylar için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. I made a spontaneous decision to go on a road trip with my friends. (Arkadaşlarımla aniden bir yolculuğa çıkmaya karar verdim.)
2. The couple’s spontaneous dance in the rain was a beautiful sight. (Çiftin yağmurda spontane dansı güzel bir manzara oluşturdu.)
3. She had a spontaneous reaction to the surprise party. (Sürpriz partide spontan bir tepki gösterdi.)
4. The artist’s spontaneous painting was admired by everyone. (Sanatçının doğaçlama resmi herkes tarafından beğenildi.)
5. His spontaneous jokes always made us laugh. (Onun spontane şakaları bizi her zaman güldürürdü.)
6. We had a spontaneous picnic in the park. (Parkta spontane bir piknik yaptık.)
7. The singer’s spontaneous performance was a hit with the audience. (Şarkıcının doğaçlama performansı izleyiciler tarafından beğenildi.)
8. The children had a spontaneous water fight on a hot day. (Çocuklar sıcak bir günde spontane bir su savaşı yaptılar.)
9. The CEO made a spontaneous announcement about the company’s growth. (CEO şirketin büyümesi hakkında spontane bir açıklama yaptı.)
10. They had a spontaneous camping trip in the mountains. (Dağlarda spontane bir kamp gezisi yaptılar.)
11. The athlete’s spontaneous move won the game for his team. (Sporcu’nun doğaçlama hamlesi takımı için oyunu kazandırdı.)
12. She had a spontaneous urge to call her best friend. (En iyi arkadaşını arama konusunda doğal bir dürtü hissetti.)
13. The comedian’s spontaneous improvisation was hilarious. (Komedyenin doğaçlama yapması çok komikti.)
14. He had a spontaneous moment of clarity about his life goals. (Hayat hedefleri hakkında doğal bir farkındalık anı yaşadı.)
15. The students had a spontaneous study session before the exam. (Sınavdan önce öğrenciler spontane bir çalışma seansı yaptılar.)
16. The couple’s spontaneous decision to get married surprised their families. (Çiftin evlenmeye karar vermeleri ailelerini şaşırttı.)
17. The photographer captured a spontaneous moment between the couple. (Fotoğrafçı çift arasında doğal bir anı yakaladı.)
18. They had a spontaneous beach day and played volleyball. (Spontane bir plaj günü geçirdiler ve voleybol oynadılar.)
19. The singer’s spontaneous duet with a fan was a touching moment. (Şarkıcının hayranıyla yapmış olduğu spontane düet dokunaklı bir anıydı.)
20. He had a spontaneous idea for a new business venture. (Yeni bir iş girişimi için doğaçlama bir fikri vardı.)

Spontaneous İle İlgili İfadeler

1. Spontaneous combustion: an unexpected ignition of a substance due to heat generated internally (Spontan kendiliğinden yanma)
2. Spontaneous generation: the hypothetical process by which living organisms are created from non-living matter (Spontan oluşum)
3. Spontaneous abortion: a miscarriage that occurs without medical intervention (Spontan düşük)
4. Spontaneous recovery: the sudden reappearance of a behavior that was previously extinct (Doğal iyileşme)
5. Spontaneous mutation: a genetic change that occurs without any apparent cause (Doğal mutasyon)

Örnek cümleler:

1. The pile of oily rags caused a spontaneous combustion, resulting in a fire. (Yağlı bezlerin yığılışması spontan kendiliğinden yanmaya neden oldu, yangına sebep oldu.)
2. The idea of spontaneous generation was disproved by Louis Pasteur’s experiments. (Spontan oluşum fikri Louis Pasteur’ün deneyleriyle çürütüldü.)
3. She suffered a spontaneous abortion in her second trimester. (İkinci trimestrda spontan düşük geçirdi.)
4. The patient’s spontaneous recovery was a pleasant surprise to the doctors. (Hastanın doğal iyileşmesi doktorlara hoş bir sürpriz oldu.)
5. The species evolved due to spontaneous mutation and natural selection. (Tür doğal mutasyon ve doğal seleksiyon sonucu evrim geçirdi.)