Spoil İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spoil İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spoil Nedir?


Spoil kelimesi Türkçe’de “bozmak, mahvetmek” gibi anlamlara gelir. İngilizcede ise “bozmak, mahvetmek” anlamlarının yanı sıra “şımartmak, şımarıklık yapmak” gibi anlamları da bulunmaktadır.

Örnek Cümleler:

  1. Please don’t spoil the ending of the movie for me. (Lütfen bana filmin sonunu bozma.)
  2. The rain has spoiled our picnic plans. (Yağmur piknik planlarımızı mahvetti.)
  3. Don’t let your success spoil your humility. (Başarın seni alçakgönüllülüğünden çıkarmasına izin verme.)
  4. Eating too much candy will spoil your appetite for dinner. (Çok fazla şeker yemek akşam yemeği iştahınızı bozacaktır.)
  5. The spoiled child always gets what he wants. (Şımarık çocuk her zaman istediğini alır.)
  6. Leaving the milk out of the fridge will spoil it. (Sütü buzdolabından çıkarmak onu bozacaktır.)
  7. The spoiled milk had a terrible smell. (Bozuk süt kötü bir kokuya sahipti.)
  8. She spoiled the surprise by telling him about the party. (Parti hakkında ona söyleyerek sürprizi bozdu.)
  9. His bad attitude spoiled the atmosphere of the meeting. (Kötü tutumu toplantının havasını bozdu.)
  10. Don’t spoil your dinner by eating too many snacks. (Çok fazla atıştırmalık yiyerek akşam yemeğinizi bozmayın.)
  11. His wealthy parents had spoiled him since he was a child. (Zengin ebeveynleri çocukluğundan beri onu şımartmıştı.)
  12. The rain spoiled our plans to go to the beach. (Yağmur plaja gitme planlarımızı mahvetti.)
  13. She spoiled the painting by using the wrong colors. (Yanlış renkleri kullanarak resmi bozdu.)
  14. The spoiled child threw a tantrum when he didn’t get what he wanted. (Şımarık çocuk istediğini alamayınca sinir krizi geçirdi.)
  15. The hot weather had spoiled the milk. (Sıcak hava sütü bozmuştu.)
  16. The spoiled dog refused to eat anything but his favorite food. (Şımarık köpek sadece favori yemeğini yemeyi reddetti.)
  17. His arrogant behavior spoiled his chances of getting the job. (Kibirli davranışları işi alma şansını bozdu.)
  18. The spoiled fruit had a bad taste. (Bozuk meyve kötü bir tada sahipti.)
  19. The spoiled child always got the best toys. (Şımarık çocuk her zaman en iyi oyuncakları aldı.)
  20. He spoiled the surprise party by arriving early. (Erken gelerek sürpriz partiyi bozdu.)

More Examples:

  1. Her overprotective mother was spoiling her independence. (Aşırı koruyucu annesi onun bağımsızlığını bozuyordu.)
  2. The spoiled milk had to be thrown away. (Bozuk süt atılması gerekiyordu.)
  3. Don’t let your anger spoil your relationship with your friends. (Öfken arkadaşlarınla olan ilişkini bozmasına izin verme.)
  4. The spoiled child demanded to have the latest toy. (Şımarık çocuk en son oyuncak istedi.)
  5. The coach didn’t want to spoil the team’s confidence by criticizing their performance. (Antrenör, performanslarını eleştirerek takımın özgüvenini bozmak istemedi.)
  6. The spoiled brat threw a fit when he was told he couldn’t have a third dessert. (Şımarık züppe üçüncü tatlıyı alamayacağı söylendiğinde sinir krizi geçirdi.)
  7. She spoiled the surprise party by accidentally sending a text to the birthday girl. (Doğum günü kızına yanlışlıkla bir mesaj göndererek sürpriz partiyi bozdu.)
  8. The spoiled child always got his way by throwing a tantrum. (Şımarık çocuk her zaman sinir krizi geçirerek istediğini aldı.)
  9. The spoiled fruit attracted a lot of flies. (Bozuk meyve birçok sinek çekti.)
  10. Her arrogant behavior was spoiling her reputation among her colleagues. (Kibirli davranışları meslektaşları arasındaki ününü bozuyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.