Spinelessness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spinelessness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spinelessness Nedir?

Spinelessness, kelime anlamı olarak “omurgasızlık” anlamına gelir ve genellikle bir kişinin veya organizmanın korkaklık, kararsızlık veya zayıflık sergilemesi durumunda kullanılır.

Örnek cümleler:

1. Despite his promises, John showed spinelessness when it came to standing up for his beliefs. (John, inançları için mücadele etme konusunda omurgasızlık sergiledi.)
2. I can’t believe she would show such spinelessness in the face of danger. (Tehlike karşısında böyle bir omurgasızlık sergileyeceğine inanamıyorum.)
3. The company’s spinelessness in the face of public pressure was disappointing. (Şirketin, halk baskısına karşı gösterdiği omurgasızlık hayal kırıklığı yarattı.)
4. It takes courage to speak up, and spinelessness to stay silent. (Konuşmak cesaret gerektirir, sessiz kalmak ise omurgasızlık.)
5. The spinelessness of the government’s response to the crisis was unacceptable. (Krize verilen hükümet tepkisi omurgasızca ve kabul edilemezdi.)
6. Her spinelessness in making decisions was frustrating for her colleagues. (Karar verme konusundaki omurgasızlığı, meslektaşları için sinir bozucuydu.)
7. The politician’s spinelessness on the issue made him lose credibility with his constituents. (Konuda gösterdiği omurgasızlık, seçmenleri arasında güvenilirliğini kaybetmesine neden oldu.)
8. It’s disappointing to see such spinelessness in the face of injustice. (Adaletsizlik karşısında böyle bir omurgasızlık görmek hayal kırıklığı yaratıyor.)
9. The coach was disappointed with the team’s spinelessness on the field. (Antrenör, takımın sahadaki omurgasızlığından hayal kırıklığına uğradı.)
10. It’s easy to show spinelessness in the face of adversity, but it takes courage to persevere. (Zorluklar karşısında omurgasızlık göstermek kolaydır, ama azimli olmak cesaret ister.)
11. The spinelessness of the manager in dealing with the conflict only made things worse. (Çatışmayla başa çıkmada yöneticinin omurgasızlığı, işleri daha da kötüleştirdi.)
12. The company’s spinelessness in dealing with ethical issues was a cause for concern. (Etik sorunlarla başa çıkma konusundaki şirket omurgasızlığı endişe vericiydi.)
13. His spinelessness in standing up to bullies made him a target for harassment. (Zorbalarla mücadele etme konusundaki omurgasızlığı, taciz için bir hedef haline getirdi.)
14. The spinelessness of the team’s defense cost them the game. (Takımın savunmasındaki omurgasızlık, onlara oyunu kaybettirdi.)
15. It’s important to have a leader who shows courage, not spine

lessness in the face of challenges. (Zorluklar karşısında omurgasızlık değil, cesaret gösteren bir liderin olması önemlidir.)
16. The spinelessness of the police department in dealing with corruption was unacceptable. (Yolsuzlukla mücadelede polis departmanının omurgasızlığı kabul edilemezdi.)

17. She couldn’t believe her own spinelessness in giving into peer pressure. (Akran baskısına boyun eğmedeki kendi omurgasızlığına inanamıyordu.)
18. The spinelessness of the school administration in dealing with bullying was concerning for parents. (Zorbalarla başa çıkma konusundaki okul yönetiminin omurgasızlığı, veliler için endişe vericiydi.)
19. It’s important to stand up for what you believe in and not show spinelessness in the face of opposition. (İnançlarınız için mücadele etmek ve muhalefete karşı omurgasızlık göstermemek önemlidir.)
20. The spinelessness of the team’s captain in making tough decisions cost them the championship. (Zor kararlar vermedeki takım kaptanının omurgasızlığı, onlara şampiyonluğu kaybettirdi.)