Spiel İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spiel İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spiel İle İlgili Cümleler

Spiel (İngilizce anlamı: talk at length in a foolish or inconsequential way) – gereksiz veya anlamsız bir şekilde uzun uzadıya konuşmak veya yalan söylemek.

  1. He always gives the same spiel about his achievements. (O her zaman başarıları hakkında aynı hikayeyi anlatır.)
  2. The salesman’s spiel was so convincing that I ended up buying the product. (Satıcının hikayesi çok ikna ediciydi ve ürünü satın aldım.)
  3. She went on a spiel about how she deserved a promotion. (Kendisinin terfi etmeyi hak ettiğine dair gereksiz bir konuşma yaptı.)
  4. I’ve heard that spiel before, and I’m not buying it this time. (O hikayeyi önce de duymuştum ve bu sefer inanmıyorum.)
  5. The politician’s spiel was filled with empty promises. (Politikacının konuşması boş vaatlerle doluydu.)
  6. He went into a long spiel about his personal life. (Kişisel hayatı hakkında uzun bir hikaye anlattı.)
  7. The tour guide gave the same spiel about the city’s history every day. (Rehber her gün şehrin tarihine dair aynı hikayeyi anlatıyordu.)
  8. She ignored his spiel and walked away. (Onun hikayesini umursamadı ve uzaklaştı.)
  9. The salesman’s spiel was full of exaggerations. (Satıcının hikayesi abartılarla doluydu.)
  10. He delivered his spiel with such confidence that I almost believed him. (O, kendine o kadar güvenle hikayesini anlattı ki neredeyse inanacaktım.)
  11. The employee went on a spiel about how the company was mistreating its workers. (Çalışan, şirketin çalışanları kötü muamele ettiği konusunda bir hikaye anlattı.)
  12. The politician’s spiel was met with skepticism from the audience. (Politikacının konuşması izleyiciler tarafından şüpheyle karşılandı.)
  13. He went off on a spiel about his conspiracy theories. (Komplolar teorileri hakkında uzun bir hikaye anlattı.)
  14. The salesman’s spiel was so boring that I almost fell asleep. (Satıcının hikayesi o kadar sıkıcıydı ki neredeyse uyuyakalacaktım.)
  15. She delivered her spiel with passion and conviction. (Hikayesini tutku ve inançla anlattı.)
  16. The speaker’s spiel was filled with humorous anecdotes. (Konuşmacının hikayesi komik anekdotlarla doluydu.)
  17. He delivered his spiel with a charming smile. (O, çekici bir gülümsemeyle hikayesini anlattı.)
  18. The tour guide’s spiel was informative and interesting. (Rehberin hikayesi bilgilendirici ve ilginçti.)
  19. She launched into a long spiel about her childhood memories. (Çocukluk anıları hakkında uzun bir hik
  1. His spiel was so ridiculous that no one took him seriously. (Hikayesi o kadar saçmaydı ki kimse onu ciddiye almadı.)

Türkçe karşılığı: gereksiz konuşma, hikaye anlatma, hikaye

Spiel kelimesi genellikle olumsuz bir anlam taşır ve uzun, gereksiz veya anlamsız bir şekilde konuşma veya hikaye anlatma eylemi anlamına gelir. Bu kelime, özellikle satıcıların veya politikacıların, bir şeyleri satmak veya insanları ikna etmek için yalan söyleyerek uzun bir hikaye anlatmasını tanımlamak için sıklıkla kullanılır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.