Specious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Specious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Specious Nedir?

Specious kelimesi “aldatıcı” veya “yanıltıcı” anlamına gelir. Bir şey gerçekte doğru olmayabilir, ancak inandırıcı bir şekilde sunulursa yanıltıcı olabilir.

Örnek Cümleler:

  1. The politician’s argument was specious and full of lies. (Politikacının argümanı aldatıcı ve yalanlarla doluydu.)
  2. The product’s specious claims misled consumers into buying it. (Ürünün aldatıcı iddiaları tüketicileri satın almaya yönlendirdi.)
  3. The lawyer’s specious reasoning didn’t hold up in court. (Avukatın aldatıcı akıl yürütmesi mahkemede tutmadı.)
  4. The article’s specious logic was quickly debunked by experts. (Makalenin aldatıcı mantığı uzmanlar tarafından hızlı bir şekilde çürütüldü.)
  5. The company’s specious promises failed to materialize. (Şirketin aldatıcı vaatleri gerçekleşmedi.)
  6. The argument was specious because it relied on false assumptions. (Argüman yanıltıcıydı çünkü yanlış varsayımlara dayanıyordu.)
  7. The defendant’s specious defense fell apart under cross-examination. (Sanığın aldatıcı savunması çapraz sorgulamada çöktü.)
  8. The ad’s specious claims were meant to trick people into buying the product. (Reklamın aldatıcı iddiaları insanları ürünü satın almaya kandırmak için yapılmıştı.)
  9. The article’s specious reasoning was quickly exposed by fact-checkers. (Makalenin aldatıcı akıl yürütmesi gerçekleri kontrol edenler tarafından hızlı bir şekilde açığa çıkarıldı.)
  10. The defendant’s specious alibi didn’t hold up under scrutiny. (Sanığın aldatıcı mazereti incelenmede tutmadı.)
  11. The salesman’s specious claims about the product were quickly disproven. (Satıcının ürünle ilgili aldatıcı iddiaları hızlı bir şekilde çürütüldü.)
  12. The company’s specious justifications for their actions were unconvincing. (Şirketin eylemleri için yaptığı aldatıcı gerekçeler ikna edici değildi.)
  13. The article’s specious arguments were based on faulty reasoning. (Makalenin aldat

    ıcı argümanları yanlış bir mantığa dayanıyordu.)

  14. The politician’s specious promises were nothing but empty rhetoric. (Politikacının aldatıcı vaatleri sadece boş retorikaydı.)
  15. The journalist’s specious reporting was criticized for its lack of evidence. (Gazetecinin aldatıcı haber yapımı, kanıt eksikliği nedeniyle eleştirildi.)
  16. The defendant’s specious defense was quickly dismantled by the prosecution. (Sanığın aldatıcı savunması, savcılık tarafından hızlı bir şekilde çürütüldü.)
  17. The product’s specious advertising made exaggerated claims about its effectiveness. (Ürünün aldatıcı reklamı etkililiğiyle ilgili abartılı iddialar ortaya koydu.)
  18. The company’s specious reasoning for firing the employee was deemed unjust. (Şirketin çalışanı işten çıkarmak için yaptığı aldatıcı akıl yürütme haksız bulundu.)
  19. The author’s specious arguments were criticized for their lack of evidence and logical fallacies. (Yazarın aldatıcı argümanları kanıt eksikliği ve mantıksal hatalar nedeniyle eleştirildi.)
  20. The defendant’s specious excuse for being late was met with skepticism by the judge. (Sanığın geç kalma için yaptığı aldatıcı bahane, hakim tarafından şüpheyle karşılandı.)
  21. The salesman’s specious claims about the product’s benefits were debunked by consumer reviews. (Satıcının ürünün faydalarıyla ilgili yaptığı aldatıcı iddialar, tüketici yorumlarıyla çürütüldü.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.