Speak İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Speak İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Speak Kelimesinin Anlamı

Speak kelimesi İngilizce bir fiil olup “konuşmak” anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. Speak slowly, so that I can understand you. (Yavaşça konuş, böylece seni anlayabilirim.)
  2. She is too shy to speak in front of a large audience. (O, büyük bir seyirci önünde konuşmak için çok utangaç.)
  3. I need to speak with you about something important. (Sana önemli bir şey hakkında konuşmak lazım.)
  4. Can you speak French fluently? (Akıcı bir şekilde Fransızca konuşabilir misin?)
  5. He is going to speak at the conference next week. (O, gelecek hafta konferansta konuşacak.)
  6. It’s important to speak up when you see something wrong. (Bir şeyler yanlış olduğunda sesini çıkarman önemlidir.)
  7. She spoke to her boss about getting a raise. (Patronuyla bir ücret artışı hakkında konuştu.)
  8. He speaks three languages fluently. (O, akıcı bir şekilde üç dil konuşur.)
  9. We should all have the right to speak our minds. (Hepimizin düşüncelerimizi ifade etme hakkımız olmalıdır.)
  10. It’s difficult to speak when you have a sore throat. (Boğazınız ağrıdığında konuşmak zordur.)
  11. He spoke very passionately about his new project. (Yeni projesi hakkında çok tutkulu bir şekilde konuştu.)
  12. It’s important to speak clearly when you’re giving a presentation. (Sunum yaparken net bir şekilde konuşmanız önemlidir.)
  13. She was too nervous to speak in public. (O, halk önünde konuşmak için çok sinirliydi.)
  14. You need

    to speak up if you want your opinion to be heard. (Fikrinizin duyulmasını istiyorsanız sesinizi yükseltmeniz gerekir.)

  15. He spoke to his doctor about his concerns. (Endişeleri hakkında doktoruyla konuştu.)
  16. The teacher asked the students to speak one at a time. (Öğretmen öğrencilerden sırayla konuşmalarını istedi.)
  17. She speaks with a British accent. (O, İngiliz aksanıyla konuşur.)
  18. It’s not polite to speak with your mouth full. (Ağzınız doluyken konuşmak kibar değildir.)
  19. He was too tired to speak after a long day at work. (Uzun bir iş gününden sonra, çok yorgun olduğu için konuşamadı.)
  20. The politician spoke for two hours about his plans for the country. (Politikacı, ülke için planları hakkında iki saat konuştu.)
  21. She’s very shy and doesn’t like to speak in public. (O, çok utangaç ve halk önünde konuşmaktan hoşlanmıyor.)
  22. It’s important to speak up if you feel that something is unfair. (Bir şeyin adil olmadığını düşünüyorsanız sesinizi çıkarmak önemlidir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.