Sparingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sparingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sparingly İle İlgili Cümleler

Sparingly, Türkçe’de “az miktarda” anlamına gelir. İngilizcede ise, bir şeyi çok az veya sadece gerektiği kadar kullanmak anlamında kullanılır.

  1. She used the spices sparingly in the dish. (Yemeğe baharatları az miktarda kullandı.)
  2. He spends his money sparingly to save for the future. (Gelecek için para biriktirmek için parasını az miktarda harcar.)
  3. The teacher gave out candy sparingly to prevent the students from getting too hyper. (Öğrencilerin aşırı hiper olmasını engellemek için öğretmen şekerleri az miktarda dağıttı.)
  4. The company has been using paper sparingly to reduce their carbon footprint. (Şirket, karbon ayak izini azaltmak için kağıdı az miktarda kullanıyor.)
  5. She applied the makeup sparingly to achieve a natural look. (Doğal bir görünüm elde etmek için makyajı az miktarda sürdü.)
  6. He speaks sparingly, but when he does, people listen. (Az konuşur, ama konuştuğunda insanlar dinler.)
  7. The restaurant uses salt sparingly to cater to customers with dietary restrictions. (Restoran, diyet kısıtlamaları olan müşterilerine uygun olacak şekilde tuzu az miktarda kullanır.)
  8. She was sparingly dressed for the cold weather. (Soğuk hava için az giyinmişti.)
  9. The coach used the backup players sparingly during the game. (Antrenör oyun sırasında yedek oyuncuları az miktarda kullandı.)
  10. The author used humor sparingly in the book to maintain a serious tone. (Yazar, ciddi bir tonu korumak için kitapta mizahı az miktarda kullandı.)
  11. He uses his phone sparingly to conserve battery life. (Batarya ömrünü korumak için telefonunu az miktarda kullanır.)
  12. The company uses electricity sparingly to reduce their energy bill. (Şirket, enerji faturasını azaltmak için elektriği az miktarda kullanır.)
  13. The host offered drinks sparingly to avoid getting the guests too drunk. (Konukları aşırı sarhoş etmemek için ev sahibi içecekleri az miktarda sundu.)
  14. The athlete used his energy sparingly to ensure he could finish the race. (Sınavı bitirebilmek için sporcu enerjisini az miktarda kullandı.)
  15. She used the cleaning product sparingly to make it last longer. (Daha uzun süre dayanması için temizlik ürününü az miktarda kullandı.)
  16. The speaker used PowerPoint slides sparingly to keep the audience engaged. (İzleyicilerin dikkatini korumak için konuşmacı PowerPoint slaytlarını az miktarda kullandı.)
  17. He eats sweets sparingly to maintain a healthy diet. (Sağlıklı bir diyeti korumak için tatlıları az miktarda yer.)
  18. The mother gave the children toys sparingly to teach

them the value of moderation. (Çocuklara ılımlılığın değerini öğretmek için annesi oyuncakları az miktarda verdi.)
19. The teacher assigned homework sparingly to avoid overwhelming the students. (Öğrencileri bunaltmamak için öğretmen ödevleri az miktarda verdi.)

  1. The company uses water sparingly to conserve resources and reduce waste. (Kaynakları korumak ve atığı azaltmak için şirket suyu az miktarda kullanır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.