Sorrow İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sorrow İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sorrow ile İlgili Cümleler

Sorrow, Türkçe karşılığı üzüntü veya keder olan bir İngilizce kelime olarak kullanılır. Aşağıda, sorrow kelimesi içeren 20 örnek cümle ve Türkçe karşılıkları yer almaktadır.

1. She felt great sorrow when she learned of her father’s death. (Babasının öldüğünü öğrendiğinde büyük üzüntü duydu.)
2. I could see the sorrow in his eyes when he talked about his lost love. (Kaybettiği aşkı hakkında konuştuğunda gözlerindeki üzüntüyü görebiliyordum.)
3. The whole community felt a deep sense of sorrow after the tragic accident. (Talihsiz kaza sonrasında tüm toplum derin bir üzüntü hissetti.)
4. She expressed her sorrow at not being able to attend the wedding. (Düğüne katılamayacağı için üzüntüsünü dile getirdi.)
5. The song’s lyrics are full of sorrow and heartbreak. (Şarkının sözleri dolu dolu üzüntü ve kalp kırıklığı içeriyor.)
6. He drowned his sorrows in alcohol after his girlfriend broke up with him. (Kız arkadaşı onu terk ettikten sonra üzüntüsünü alkolle dindirdi.)
7. The painting captured the sorrow and pain of the war. (Resim savaşın üzüntüsünü ve acısını yansıttı.)
8. She couldn’t hide her sorrow when her dog died. (Köpeği öldüğünde üzüntüsünü gizleyemedi.)
9. The news of the plane crash filled the nation with sorrow. (Uçak kazası haberleri ülkeyi üzüntüye boğdu.)
10. The old man’s eyes were filled with sorrow as he reminisced about his youth. (Yaşlı adam gençliğini anarken gözleri üzüntüyle doluydu.)
11. The funeral was a time for everyone to share their sorrow and pay their respects. (Cenaze herkesin üzüntüsünü paylaştığı ve saygılarını sunduğu bir zamandı.)
12. She tried to put on a brave face, but her sorrow was evident. (Cesur görünmeye çalıştı ama üzüntüsü açıkça belli oluyordu.)
13. The poem expressed the poet’s deep sorrow over the loss of his friend. (Şiir, şairin arkadaşının kaybı üzerine derin üzüntüsünü ifade etti.)
14. The sorrow in her voice was palpable as she talked about her divorce. (Boşanması hakkında konuşurken sesindeki üzüntü his

15. The soldier’s family felt an overwhelming sense of sorrow when they received news of his death. (Askerin ölüm haberini aldıklarında ailenin içini büyük bir üzüntü kapladı.)
16. The novel is a poignant exploration of love, loss, and sorrow. (Roman, aşkın, kaybın ve üzüntünün dokunaklı bir keşfidir.)
17. The singer’s performance was full of emotion and sorrow. (Şarkıcının performansı duygularla ve üzüntüyle doluydu.)
18. He tried to hide his sorrow behind a mask of anger. (Üzüntüsünü öfke maskesiyle örtmeye çalıştı.)
19. The sculpture conveyed the sorrow and grief of the subject. (Heykel, konunun üzüntüsünü ve acısını yansıttı.)
20. She wrote a poem to express her sorrow and longing for her deceased grandmother. (Ölen büyükannesi için üzüntüsünü ve özlemini ifade etmek için bir şiir yazdı.)