Sombre-Somber İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Sombre/Somber
Sombre Türkçe anlamı: Karamsar, hüzünlü, koyu renkli
Somber Türkçe anlamı: Karamsar, hüzünlü, koyu renkli
Örnek cümleler:
- She wore a somber black dress to the funeral. (Cenazeye koyu renkli bir elbise giydi.)
- The somber mood in the room was palpable. (Odadaki karamsar hava hissedilebiliyordu.)
- He had a somber expression on his face after hearing the bad news. (Kötü haberleri duyduktan sonra yüzünde karamsar bir ifade vardı.)
- The somber clouds signaled an impending storm. (Koyu renkli bulutlar yaklaşan bir fırtınanın işaretini veriyordu.)
- The somber tone of his voice made it clear that he wasn’t in a good mood. (Sesiyle yansıttığı karamsar tonu onun iyi bir ruh halinde olmadığını açıkça gösteriyordu.)
- The somber atmosphere of the museum made the art pieces even more impressive. (Müzenin hüzünlü atmosferi sanat eserlerini daha etkileyici hale getirdi.)
- Her somber outlook on life was the result of her difficult childhood. (Hayata karamsar bakış açısı zorlu çocukluğunun sonucuydu.)
- The somber melody of the song brought tears to her eyes. (Şarkının hüzünlü melodisi gözlerinde yaşlara sebep oldu.)
- The somber room was only lit by a single candle. (Karanlık odayı sadece tek bir mum aydınlatıyordu.)
- The somber news of the pandemic had a negative effect on people’s mental health. (Pandeminin karamsar haberleri insanların zihinsel sağlığına olumsuz etki yaptı.)
- His somber attitude was making the situation worse. (Karamsar tutumu durumu daha da kötüleştiriyordu.)
- The somber painting captured the essence of the artist’s depression. (Karamsar resim sanatçının depresyonunun özünü yakalamıştı.)
- The somber music played in the background as she wrote her sad story. (Üzücü hikayesini yazarken arka planda hüzünlü müzik çalıyordu.)
- The somber clouds hung low in the sky, threatening to bring rain. (Karanlık bulutlar gökyüzünde alçaktaydı ve yağmur getirme tehdidi oluşturuyordu.)
- The somber silence in the room was deafening. (Odadaki karamsar sessizlik sağır ediciydi.)
- The somber colors of the painting reflected the artist’s sadness. (Resmin koyu renkleri sanatçının üzüntüsünü yansıtıyordu.)
- She had a somber expression on her face when she heard the bad news. (Kötü haberleri duyduğunda y
üzünde karamsar bir ifade vardı.)
18. The somber weather matched his mood perfectly. (Hava karamsar havasını tamamen yansıtıyordu.)
- The somber architecture of the building was a reflection of the era it was built in. (Bina mimarisinin karamsarlığı inşa edildiği dönemi yansıtıyordu.)
- The somber look in his eyes told her everything she needed to know. (Gözlerindeki karamsar bakış ona ihtiyacı olan her şeyi anlatıyordu.)
Hemen Yorum Yaz