Snooze İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Snooze İle İlgili Cümleler
Anlamı: Erteleme, tehir etme, uyku moduna alma.
Örnek Cümleler:
-
I always hit the snooze button on my alarm clock in the morning. (Her sabah alarm saatimdeki erteleme düğmesine basarım.)
-
Don’t snooze your responsibilities, you have to finish your homework. (Sorumluluklarını erteleme, ödevini bitirmen gerekiyor.)
-
I decided to snooze my trip to Europe until next year. (Avrupa seyahatimi gelecek yıla kadar ertelemeye karar verdim.)
-
You can’t snooze your workout routine if you want to achieve your fitness goals. (Fitness hedeflerine ulaşmak istiyorsanız egzersiz rutininizi erteleyemezsiniz.)
-
I always feel more refreshed after hitting the snooze button on weekends. (Hafta sonları erteleme düğmesine bastıktan sonra daha dinlenmiş hissederim.)
-
You can’t snooze on this opportunity, it’s too good to miss. (Bu fırsatı kaçıramazsın, erteleyemezsin.)
-
I set my alarm to snooze for 10 minutes in case I fall back asleep. (Tekrar uyuyakalırsam alarmı 10 dakika ertelemek için ayarladım.)
-
Don’t snooze on your education, it’s the key to your future success. (Eğitimini ertelemeyin, gelecekteki başarınızın anahtarıdır.)
-
I love to snooze on a rainy day, it’s so relaxing. (Yağmurlu bir günde erteleme yapmayı seviyorum, çok rahatlatıcı.)
-
You can’t keep snoozing your debt, you need to start paying it off. (Borçlarınızı ertelemeye devam edemezsiniz, ödemeye başlamanız gerekir.)
-
I always snooze through the safety announcement on flights. (Uçuşlardaki güvenlik anonslarını her zaman ertelerim.)
-
You can’t snooze on your health, it’s the most important thing you have. (Sağlığınızı erteleyemezsiniz, sahip olduğunuz en önemli şeydir.)
-
I wish I could snooze through the entire workday. (Tüm iş gününü erteleyebilsem keşke.)
-
You can’t snooze on your dreams, you have to work hard to make them a reality. (Hayallerinizi erteleyemezsiniz, gerçeğe dönüştürmek için çalışmanız gerekir.)
-
I always snooze my phone
when I need some quiet time to myself. (Kendime biraz sessiz zaman gerektiğinde her zaman telefonumu ertelemeye alırım.)
-
You can’t keep snoozing on your procrastination, it’s time to take action. (Erteleme alışkanlığınızı sürekli olarak erteleyemezsiniz, harekete geçme zamanı geldi.)
-
I love to snooze on a hammock in the summer. (Yazın hamakta erteleme yapmayı seviyorum.)
-
You can’t snooze on your deadlines, you have to deliver on time. (Sürelerinizi erteleyemezsiniz, zamanında teslim etmelisiniz.)
-
I always snooze my laundry day until the last minute. (Her zaman çamaşır günümü son dakikaya kadar ertelemeyi seviyorum.)
-
Don’t snooze on your relationships, they require effort and attention to thrive. (İlişkilerinizi ertelemeyin, gelişmek için çaba ve dikkat gerektirirler.)
Hemen Yorum Yaz