Snooze İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Snooze İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Snooze İle İlgili Cümleler

Anlamı: Erteleme, tehir etme, uyku moduna alma.

Örnek Cümleler:

  1. I always hit the snooze button on my alarm clock in the morning. (Her sabah alarm saatimdeki erteleme düğmesine basarım.)

  2. Don’t snooze your responsibilities, you have to finish your homework. (Sorumluluklarını erteleme, ödevini bitirmen gerekiyor.)

  3. I decided to snooze my trip to Europe until next year. (Avrupa seyahatimi gelecek yıla kadar ertelemeye karar verdim.)

  4. You can’t snooze your workout routine if you want to achieve your fitness goals. (Fitness hedeflerine ulaşmak istiyorsanız egzersiz rutininizi erteleyemezsiniz.)

  5. I always feel more refreshed after hitting the snooze button on weekends. (Hafta sonları erteleme düğmesine bastıktan sonra daha dinlenmiş hissederim.)

  6. You can’t snooze on this opportunity, it’s too good to miss. (Bu fırsatı kaçıramazsın, erteleyemezsin.)

  7. I set my alarm to snooze for 10 minutes in case I fall back asleep. (Tekrar uyuyakalırsam alarmı 10 dakika ertelemek için ayarladım.)

  8. Don’t snooze on your education, it’s the key to your future success. (Eğitimini ertelemeyin, gelecekteki başarınızın anahtarıdır.)

  9. I love to snooze on a rainy day, it’s so relaxing. (Yağmurlu bir günde erteleme yapmayı seviyorum, çok rahatlatıcı.)

  10. You can’t keep snoozing your debt, you need to start paying it off. (Borçlarınızı ertelemeye devam edemezsiniz, ödemeye başlamanız gerekir.)

  11. I always snooze through the safety announcement on flights. (Uçuşlardaki güvenlik anonslarını her zaman ertelerim.)

  12. You can’t snooze on your health, it’s the most important thing you have. (Sağlığınızı erteleyemezsiniz, sahip olduğunuz en önemli şeydir.)

  13. I wish I could snooze through the entire workday. (Tüm iş gününü erteleyebilsem keşke.)

  14. You can’t snooze on your dreams, you have to work hard to make them a reality. (Hayallerinizi erteleyemezsiniz, gerçeğe dönüştürmek için çalışmanız gerekir.)

  15. I always snooze my phone

when I need some quiet time to myself. (Kendime biraz sessiz zaman gerektiğinde her zaman telefonumu ertelemeye alırım.)

  1. You can’t keep snoozing on your procrastination, it’s time to take action. (Erteleme alışkanlığınızı sürekli olarak erteleyemezsiniz, harekete geçme zamanı geldi.)

  2. I love to snooze on a hammock in the summer. (Yazın hamakta erteleme yapmayı seviyorum.)

  3. You can’t snooze on your deadlines, you have to deliver on time. (Sürelerinizi erteleyemezsiniz, zamanında teslim etmelisiniz.)

  4. I always snooze my laundry day until the last minute. (Her zaman çamaşır günümü son dakikaya kadar ertelemeyi seviyorum.)

  5. Don’t snooze on your relationships, they require effort and attention to thrive. (İlişkilerinizi ertelemeyin, gelişmek için çaba ve dikkat gerektirirler.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.