Snap İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Snap İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Snap (fırlatmak, kopmak, şaklamak)

Snap kelimesi farklı anlamları ile kullanılabilmektedir. Aşağıda, kelimenin farklı anlamları ile kullanıldığı 20 örnek cümle verilmiştir.

1. I saw him snap the pencil in half. (Onun kalemi ikiye böldüğünü gördüm.)
2. She snapped her fingers and the waiter came over. (Parmağını şaklattı ve garson yanına geldi.)
3. The branch snapped under the weight of the snow. (Dal karın ağırlığı altında kırıldı.)
4. The dog snapped at the mailman. (Köpek postacıya havladı.)
5. I always snap at my sister when I’m angry. (Sinirli olduğumda her zaman kız kardeşime çıkışırım.)
6. The alligator snapped its jaws shut. (Timsah çenesini kapattı.)
7. She snapped the lid closed on the jar. (Kapaklı kavanozu kapattı.)
8. I heard a twig snap behind me. (Arkamda bir çıtırtı duydum.)
9. He snapped a photo of the sunset. (Güneş batarken bir fotoğraf çekti.)
10. The astronaut snapped a selfie in space. (Astronot uzayda bir selfie çekti.)
11. The twig snapped under his foot. (Ayağının altındaki çalı çıtırdadı.)
12. She snapped at her coworker for not doing his share of the work. (İş arkadaşına işini yapmadığı için çıkıştı.)
13. The cold weather made the branches snap. (Soğuk hava dalları kırdı.)
14. He snapped the lid off the jar. (Kapağı kavanozdan çekti.)
15. She snapped the pencil onto her notebook. (Kalemi defterine taktı.)
16. The bird snapped up the worm. (Kuş solucanı kapıştı.)
17. The horse snapped its reins and took off running. (At dizginleri şaklattı ve koşmaya başladı.)
18. He snapped his laptop shut and stood up. (Bilgisayarını kapattı ve kalktı.)
19. The wind snapped the flag on the pole. (Rüzgar bayrağı direkte şaklattı.)
20. The twig snapped back and hit him in the face. (Dal geri çekildi ve yüzüne çarptı.)

Snap (aniden çıkmak, patlamak)

1. The tension in the room snapped and everyone started laughing. (Odadaki gerginlik aniden çözüldü ve herkes gülmeye başladı.)
2. The cord snapped and the balloon flew away. (Kordon patladı ve balon uçup gitti.)
3. The stick snapped when he tried to break it. (Çubuk kırmaya çalıştığında kırıldı.)
4. The bridge snapped under the weight of the truck. (Köprü kamyonun ağırlığı altında çöktü.)
5. I felt something snap in my ankle when I fell. (Düşerken bileğimde bir şeyin patladığını hissettim.)
6. The rope snapped and the boat drifted away. (Halat kopunca tekne sürüklendi.)
7. The ice snapped beneath his feet and he fell into the freezing water. (Buz ayaklarının altında patladı ve dondurucu suya düştü.)
8. The twig snapped when she stepped on it. (Üzerine basınca dal patladı.)
9. The rubber band snapped when he pulled it too hard. (Lastik bandı çok sert çekince patladı.)
10. The branch snapped off the tree in the wind. (Dal rüzgarda ağaçtan koparak düştü.)
11. The string snapped when he tried to tie it too tightly. (İpi çok sıkı bağlamaya çalışınca koparttı.)
12. The wire snapped and the power went out. (Tel koptu ve elektrik kesildi.)
13. The thread snapped and the button fell off. (İplik koptu ve düğme düştü.)
14. The rubber band snapped and hit her in the face. (Lastik bandı patladı ve yüzüne çarptı.)
15. The door snapped shut behind her. (Kapı arkasından şak diye kapandı.)
16. The pencil snapped when she tried to sharpen it. (Kesmeye çalıştığında kalem kırıldı.)
17. The elastic snapped when he stretched it too far. (Elastik çok fazla gerilince patladı.)
18. The wire snapped when he tried to bend it. (Tel bükünce kırıldı.)
19. The twine snapped when he tried to tie the package. (Paket bağlamaya çalışırken ip koptu.)
20. The plastic snapped when he tried to open the package. (Paketi açmaya çalışırken plastik kırıldı.)