Slob İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Slob İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Slob İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Dağınık, kirli, düzensiz kişi.

1. He is such a slob, he never cleans his room. (O öyle bir dağınık ki, hiç odasını temizlemez.)
2. My roommate is a slob who leaves his dirty dishes in the sink. (Oda arkadaşım lavaboda kirli tabaklar bırakan bir tembel.)
3. She dresses like a slob when she’s at home. (Evdeyken özensiz giyinen bir yoksul gibi giyinir.)
4. Their house was a complete slob, with clutter everywhere. (Evinde her yerde dağınık bir kargaşa vardı.)
5. Don’t be such a slob, clean up after yourself. (Kendine dikkat et, özen göster ve düzenli ol.)
6. His car is always a slob, with empty food containers and wrappers all over the place. (Arabası her zaman boş yiyecek kutuları ve paketleri ile dolu dağınık bir haldeydi.)
7. She’s a slob in the kitchen, leaving crumbs and spills everywhere. (Mutfakta özensiz bir şekilde hareket eden bir pislik.)
8. He’s so slob, he doesn’t even bother to tie his shoelaces. (O kadar özensiz ki, ayakkabı bağını bile düzenli bağlamaz.)
9. She’s a slob when it comes to personal hygiene. (Kişisel hijyen konusunda özensiz bir tembel.)
10. He’s always late and disorganized, such a slob. (Her zaman geç kalır ve düzensiz bir tembel.)
    11. She’s a slob at work, never finishing tasks on time. (İşte de özensiz, görevleri zamanında tamamlamayan bir tembel.)
    12. His appearance was that of a slob, with wrinkled and stained clothes. (Görünüşü dağınık ve lekeli olan bir yoksul gibi giyinmişti.)
    13. My roommate’s side of the room is a slob, with clothes and papers strewn all over the place. (Oda arkadaşımın odasının bir tarafı giysiler ve kağıtlarla dolu dağınık.)
    14. She’s a slob in the kitchen, leaving dirty dishes in the sink for days. (Mutfakta özensiz bir şekilde davranan, günlerce lavaboda kirli tabak bırakan bir tembel.)
    15. He’s such a slob, he never cleans up after his pets. (Hayvanlarının ardından temizlik yapmayan bir yoksul.)
    16. She’s a slob when it comes to her personal space, with clothes and shoes scattered all over her room. (Kişisel alanında da özensiz, odasında giysiler ve ayakkabılar her yerde dağınık.)
    17. His workspace is a complete slob, with papers and office supplies scattered everywhere. (Çalışma alanı tam bir kargaşa, her yerde kağıt ve ofis malzemeleri var.)
    18. She’s a slob at the gym, leaving weights and towels lying around. (Spor salonunda da özensiz, ağırlıkları ve havluları etrafa bırakan bir tembel.)
    19. He’s always wearing wrinkled and stained clothes, such a slob. (Her zaman buruşuk ve lekeli giysiler giyen, tam bir yoksul.)
    20. She’s a slob when it comes to her car, with empty food containers and trash littering the seats. (Arabası