Slightly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Slightly
Slightly, bir miktar veya derece olarak anlamına gelir.
Örnek cümleler:
- She was slightly disappointed with the result. (Sonuçtan biraz hayal kırıklığına uğradı.)
- The coffee is slightly too hot for me. (Kahve benim için biraz fazla sıcak.)
- He nodded slightly to show his agreement. (Anlaşmaya işaret etmek için hafifçe başını salladı.)
- The dress was slightly too big for her. (Elbise biraz büyüktü onun için.)
- The teacher was slightly annoyed by the student’s behavior. (Öğrencinin davranışlarından öğretmen biraz rahatsız oldu.)
- The price of the shirt was slightly higher than I expected. (Gömleğin fiyatı beklentimden biraz daha yüksekti.)
- The food was slightly spicy for my taste. (Yemeğim benim damak tadım için biraz baharatlıydı.)
- The room was slightly dark, so I turned on the lamp. (Oda biraz karanlıktı, bu yüzden lambayı açtım.)
- The dog was slightly injured after the accident. (Köpek kaza sonrası hafifçe yaralandı.)
- She smiled slightly when she saw her favorite movie. (En sevdiği filmini izlediğinde hafifçe gülümsedi.)
- The music was slightly too loud for the baby. (Müzik bebek için biraz fazla yüksekti.)
- He was slightly nervous before his speech. (Konuşmadan önce hafifçe gergindi.)
- The weather was slightly cooler than yesterday. (Hava dünün biraz daha serindi.)
- The book was slightly different from the movie. (Kitap filmle biraz farklıydı.)
- She was slightly surprised by the gift. (Hediye onu biraz şaşırttı.)
- The painting was slightly crooked on the wall. (Tablo duvarda biraz çarpıktı.)
- The car was slightly damaged in the parking lot. (Araba otoparkta hafifçe hasar gördü.)
- The child was slightly taller than his classmates. (Çocuk sınıf arkadaşlarından biraz daha uzundu.)
- The interview went slightly better than expected. (Görüşme beklentiden biraz daha iyi gitti.)
- The color of the shirt was slightly off, so I returned it. (Gömleğin rengi biraz farklıydı, bu yüzden iade ettim.)
- The plane was slightly delayed due to bad weather. (Uçak kötü hava koşulları nedeniyle biraz gecikti.)
- The team was slightly behind in the first half of the game. (Takım ilk yarının biraz gerisinde kaldı.)
- The cake was slightly burned on the edges. (Kek kenarlarından biraz yanmıştı.)
- The dress was slightly wrinkled after being packed in a suitcase. (Elbise valizde paketlenince biraz buruştu.)
- The instructions were slightly confusing, so I had to ask for help. (Talimatlar biraz karışıktı, bu yüzden yardım istemek zorunda kaldım.)
- The phone rang slightly, but I was able to answer it in time. (Telefon hafifçe çaldı ama zamanında cevap verebildim.)
- The movie was slightly too long for my taste. (Film benim için biraz fazla uzundu.)
- The picture was slightly blurry, but I could still recognize the people in it. (Resim biraz bulanıktı, ama yine de içindeki insanları tanıyabildim.)
- The car was slightly dirty, so I decided to wash it. (Araba biraz kirliydi, bu yüzden yıkamaya karar verdim.)
- The room was slightly chilly, so I turned up the heat. (Oda biraz soğuktu, bu yüzden ısıyı artırdım.)
Hemen Yorum Yaz