Sit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sit İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Oturmak, bir yere yerleşmek, konum almak

Örnek Cümleler:

1. I like to sit on the couch and watch TV.
   (TV izlemek için koltukta oturmayı severim.)

2. Can you please sit down and relax?
   (Lütfen otur ve rahatla.)

3. The baby can sit up on his own now.
   (Bebek artık kendi başına oturabiliyor.)

4. I’m sorry, all the seats are taken. You’ll have to sit on the floor.
   (Üzgünüm, tüm koltuklar dolu. Yere oturmak zorundasın.)

5. I usually sit in the front row during lectures.
   (Derslerde genellikle ön sırada otururum.)

6. The cat likes to sit on the windowsill and watch the birds outside.
   (Kedi, pencere kenarında oturmayı sever ve dışarıdaki kuşları izler.)

7. I can’t sit still when I’m nervous.
   (Sinirliyken yerimde duramam.)

8. He asked her to sit for a portrait.
   (Portre çizimi için ondan oturmasını istedi.)

9. Please sit tight, we’ll be there in a few minutes.
   (Lütfen sabit dur, birkaç dakika içinde orada olacağız.)

10. The restaurant has a nice outdoor area where you can sit and enjoy your meal.
    (Restoranın güzel bir açık hava alanı var, orada oturup yemeğinizi keyifle yiyebilirsiniz.)

11. Can you sit with the kids while I go to the store?
    (Market için giderken çocuklarla oturabilir misin?)

12. I always sit at the same table when I come to this cafe.
    (Bu kafeye geldiğimde her zaman aynı masada otururum.)

13. He had to sit through a boring three-hour meeting.
    (Sıkıcı üç saatlik bir toplantıya katılmak zorunda kaldı.)

14. I need to sit down and make a list of things I need to do.
    (Yapmam gereken şeylerin bir listesini yapmak için oturmam gerekiyor.)

15. Please sit up straight and pay attention.
    (Lütfen doğru durun ve dikkatli olun.)

16. The singer will sit for an interview with the magazine tomorrow.
    (Şarkıcı, yarın dergiyle röportaj için oturacak.)

17. My legs are tired, I need to sit for a few minutes.
    (Bacaklarım yorgun, birkaç dakika oturmalıyım.)

18. The car is too small for us all to sit comfortably.
    (Tümümüzün rahatça oturabileceği kadar büyük değil araba.)

19. I prefer to sit by the window on long flights.
    (Uzun uçuşlarda pencere kenarında oturmay

20. The director asked the actors to sit down and read through the script together.
    (Yönetmen, oyuncuların oturup senaryoyu birlikte okumalarını istedi.)