Sideline İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sideline İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sideline Nedir?


Sideline, genellikle bir spor müsabakası sırasında saha kenarında yer alan ve takımın antrenörleri, yedek oyuncuları veya diğer görevliler tarafından kullanılan bölgeye verilen addır. Bu bölge, saha dışında ama oyunun sürdüğü alanda yer alır. Sideline, aynı zamanda bir işin veya etkinliğin dışında veya sıradan bir konumda olan şeyleri de ifade edebilir.

Örnek cümleler:

  1. The coach was pacing up and down the sideline, giving instructions to the players. (Koç oyunculara talimatlar vererek, kenarda yukarı aşağı yürüyordu.)
  2. The ball went out of bounds and landed on the sideline. (Top sınırdan çıktı ve sideline’a düştü.)
  3. She was sitting on the sideline, cheering for her team. (Takımını destekleyerek, kenarda oturuyordu.)
  4. The injured player was taken to the sideline for medical attention. (Yaralı oyuncu, tıbbi müdahale için sideline’a götürüldü.)
  5. The referee made a call and the coach erupted in anger on the sideline. (Hakem kararını verdi ve koç kenarda öfkeyle patladı.)
  6. The sideline reporter interviewed the coach after the game. (Kenar muhabiri, maçtan sonra koçu röportaj yaptı.)
  7. The players on the sideline were warming up, ready to enter the game. (Kenardaki oyuncular, oyuna girmeye hazırlanarak ısınıyorlardı.)
  8. The team’s mascot was running up and down the sideline, entertaining the fans. (Takım maskotu, taraftarları eğlendirerek kenarda koşuyordu.)
  9. The team’s equipment manager was checking the gear on the sideline. (Takımın ekipman yöneticisi, kenarda ekipmanları kontrol ediyordu.)
  10. The team’s owner was sitting on the sideline, watching the game intently. (Takım sahibi, oyuna dikkatle bakarak kenarda oturuyordu.)
  11. The sideline judge signaled that the ball had gone out of bounds. (Kenar hakemi, topun sınırdan çıktığını işaret etti.)
  12. The coach sent a player to the sideline to warm up. (Koç, oyuncuyu ısınmak için kenara gönderdi.)
  13. The players on the sideline were jumping up and down, trying to stay warm in the cold weather. (Kenardaki oyuncular, soğuk hava koşullarında sıcak kalmaya çalışarak zıplıyorlardı.)
  14. The fans on the sideline were shouting and cheering for their team. (Kenardaki taraftarlar, takımlarını bağıra çağıra destekliyorlardı.)
  15. The referee consulted with the sideline judge before making a call. (Hakem, karar vermeden önce kenar hakemiyle danıştı.)
  16. The injured player limped off the field and collapsed on the sideline. (Yaral

ı oyuncu sahadan çıktı ve kenarda çöktü.)
17. The team’s trainer was taping up a player’s ankle on the sideline. (Takımın antrenörü, oyuncunun bileğini kenarda sargılıyordu.)

  1. The coach was gesturing wildly on the sideline, trying to get the referee’s attention. (Koç, hakemin dikkatini çekmeye çalışarak kenarda vahşi hareketler yapıyordu.)
  2. The player was given a yellow card and had to sit on the sideline for the rest of the game. (Oyuncu sarı kart gördü ve maçın geri kalanında kenarda oturmak zorunda kaldı.)
  3. The team’s captain was rallying his teammates on the sideline, urging them to give it their all. (Takım kaptanı, kenarda takım arkadaşlarını topladı ve hepsinden ellerinden gelenin en iyisini yapmalarını istedi.)

(Türkçe karakterlerin sorun olmaması için son 3 örnekte çevirileri vermedim.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.