Sequestrate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sequestrate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sequestrate Anlamı:

Sequestrate, bir varlığı ya da mülkü el koymak, geçici olarak almak veya işlemek için korumak anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. The court ordered to sequestrate the company’s assets until the investigation is complete.

   (Mahkeme, soruşturma tamamlanana kadar şirketin varlıklarının el konulmasını emretti.)

2. The police sequestrated the counterfeit money from the suspects’ house.

   (Polis sahte paraları şüphelilerin evinden el koydu.)

3. The judge decided to sequestrate the inheritance until the dispute is resolved.

   (Hakim, çekişme çözülene kadar mirası koruma altına almayı kararlaştırdı.)

4. The bank sequestrated the debtor’s assets as collateral.

   (Banka, borçlu kişinin varlıklarını teminat olarak el koydu.)

5. The government sequestrated the land for public use.

   (Hükümet araziyi kamusal kullanım için el koydu.)

6. The landlord sequestrated the tenant’s deposit until the end of the lease.

   (Ev sahibi, kira sona erene kadar kiracının depozitosunu koruma altına aldı.)

7. The court sequestrated the defendant’s passport to prevent them from fleeing the country.

   (Mahkeme, sanığın ülkeden kaçmasını engellemek için pasaportunu el koydu.)

8. The bankruptcy trustee sequestrated the debtor’s property to pay off their debts.

   (Iflas kayyımı, borçların ödenmesi için borçlunun mal varlığını koruma altına aldı.)

9. The police sequestrated the evidence to use it in court.

   (Polis, delilleri mahkemede kullanmak için koruma altına aldı.)

10. The museum sequestrated the artwork for the exhibition.

    (Müze, sergi için sanat eserlerini geçici olarak koruma altına aldı.)

11. The government sequestrated the bank accounts of the terrorists.

    (Hükümet, teröristlerin banka hesaplarını el koydu.)

12. The company sequestrated the confidential documents to prevent them from being leaked.

    (Şirket, sızdırılmalarını önlemek için gizli belgeleri koruma altına aldı.)

13. The landlord sequestrated the tenant’s belongings left behind after they moved out.

    (Ev sahibi, çıkıştan sonra geride kalan kiracının eşyalarını koruma altına aldı.)

14. The government sequestrated the illegal drugs to prevent them from reaching the streets.

    (Hükümet, illegal uyuşturucuların sokaklara ulaşmasını engellemek için el koydu.)

15. The court sequestrated the property in the divorce case until a settlement is reached.

    (Mahkeme, boşanma davasında anlaşma sağlanana kadar mal varlığını koruma altına aldı.)

16. The bank sequestrated the customer’s account due to suspected fraudulent activity.

    (Banka, şüpheli dolandırıcılık faaliyetleri nedeniyle müşterinin hesabını koruma altına aldı.)

17. The government sequestrated the assets of the corrupt politician.

    (Hükümet, yolsuz siyasetçinin varlıklarını koruma altına aldı.)

18. The court sequestrated the property of the debtor to satisfy the creditor’s claim.

    (Mahkeme, borçlunun mal varlığını alacaklı talebini karşılamak için koruma altına aldı.)

19. The police sequestrated the illegal firearms in the raid.

    (Polis, baskında illegal silahları koruma altına aldı.)

20. The bank sequestrated the collateral property of the loan defaulters.

    (Banka, kredi borcunu ödemeyenlerin teminat mal varlıklarını koruma altına aldı.)

Türkçe karşılıklar:

el koymak, geçici olarak almak, işlemek için korumak, koruma altına almak, teminat olarak el koymak, kamusal kullanım için el koymak, depozito koruma altına almak, pasaportunu el koymak, iflas kayyımı mal varlığını koruma altına almak, delilleri koruma altına almak, sanat eserlerini geçici olarak koruma altına almak, banka hesaplarını el koymak, gizli belgeleri koruma altına almak, aracı koruma altına almak, geride kalan eşyaları koruma altına almak, illegal uyuşturucuları el koymak, mal varlığını koruma altına almak, şüpheli hesapları koruma altına almak, yolsuz varlıkları koruma alt