Sentimental İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sentimental İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sentimental

Türkçe Anlamı: Duygusal, hisli, içli.

1. She felt sentimental as she looked through old photographs.
   (Eski fotoğraflara bakarken duygusal hissetti.)
2. The sentimental music made her cry.
   (Duygusal müzik onu ağlattı.)
3. He wrote a sentimental poem for his wife on their anniversary.
   (Yıldönümlerinde eşi için duygusal bir şiir yazdı.)
4. She couldn’t bear to throw away the sentimental gifts from her ex-boyfriend.
   (Eski erkek arkadaşından kalan duygusal hediyeleri atmaya kıyamadı.)
5. The movie was a sentimental journey through the character’s life.
   (Film, karakterin hayatı boyunca duygusal bir yolculuktu.)
6. He had a sentimental attachment to his childhood home.
   (Çocukluk evine duygusal bir bağı vardı.)
7. She found the sentimental value in her grandmother’s old necklace.
   (Büyükannesinin eski kolyesinde duygusal değer buldu.)
8. The sentimental card from her best friend made her day.
   (En iyi arkadaşından gelen duygusal kart gününü aydınlattı.)
9. The sentimental movie reminded her of her own lost love.
   (Duygusal film, ona kaybettiği aşkını hatırlattı.)
10. He was too sentimental to sell his late father’s car.
    (Geç babasının arabasını satmaya gönlü elvermedi.)
11. She felt sentimental about the town where she grew up.
    (Büyüdüğü şehir hakkında duygusal hissetti.)
12. The sentimental painting had been in his family for generations.
    (Duygusal tablo nesiller boyunca ailesinde kalmıştı.)
13. She had a sentimental attachment to her first car.
    (İlk arabasına duygusal bir bağı vardı.)
14. The sentimental story brought tears to her eyes.
    (Duygusal hikaye onun gözlerine yaşlar getirdi.)
15. He couldn’t bear to part with his sentimental childhood toy.
    (Çocukluk oyuncaklarından olan duygusal bir parçayı ayırmaya gönlü elvermedi.)
16. The sentimental speech moved everyone in the audience.
    (Duygusal konuşma izleyicilerin herkesini etkiledi.)
17. She felt a sentimental connection to her mother’s hometown.
    (Annesinin doğduğu şehre duygusal bir bağı vardı.)
18. The sentimental melody brought back

    memories of his childhood.
    (Duygusal melodi, çocukluğuna dair hatıralarını canlandırdı.)

19. She had a sentimental attachment to her grandmother’s quilt.
    (Büyükannesinin yorganına duygusal bir bağı vardı.)
20. The sentimental moment was captured in a photograph.
    (Duygusal anı bir fotoğrafta yakalandı.)