Self-İnflicted İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Self-Inflicted Nedir?
Self-inflicted, kişinin kendi kendine zarar vermesi veya acı çekmesi anlamına gelir. Bu zarar fiziksel, duygusal veya psikolojik olabilir.
Örnek cümleler:
- She had self-inflicted wounds all over her arms. (Kendisine tüm kollarında zarar vermiş yaraları vardı.)
- He suffers from depression and engages in self-inflicted behavior. (Depresyondan muzdarip ve kendine zarar veren davranışlarda bulunuyor.)
- The athlete’s injury was self-inflicted during training. (Sporcu, antrenman sırasında kendisine zarar verdi.)
- She is recovering from self-inflicted burns. (Kendisine verdiği yanıklardan kurtuluyor.)
- He had self-inflicted scars on his chest. (Göğsünde kendine verdiği yara izleri vardı.)
- The patient had attempted self-inflicted harm. (Hasta kendisine zarar vermeye çalışmıştı.)
- She refused to seek help for her self-inflicted problems. (Kendisine verdiği sorunlar için yardım istemeyi reddetti.)
- His self-inflicted wounds required medical attention. (Kendisine verdiği yaralar tıbbi müdahale gerektiriyordu.)
- The teenager engaged in self-inflicted cutting. (Ergen kendine zarar veren kesiklerle ilgiliydi.)
- She has a history of self-inflicted harm. (Kendisine zarar verme geçmişi var.)
- His self-inflicted behavior was a result of his addiction. (Kendine zarar veren davranışları bağımlılığından kaynaklanıyordu.)
- The artist’s self-inflicted pain was evident in his work. (Sanatçının kendine verdiği acı işlerinde belirgin bir şekilde görülüyordu.)
- The student’s self-inflicted stress caused him to drop out of school. (Öğrencinin kendine verdiği stres okuldan ayrılmasına neden oldu.)
- She uses self-inflicted pain as a coping mechanism. (Kendine verdiği acıyı bir başa çıkma mekanizması olarak kullanıyor.)
- His self-inflicted injuries were a cry for help. (Kendisine verdiği yaralar yardım için bir çığlık olarak görülüyordu.)
- The singer’s self-inflicted lifestyle eventually caught up with her. (Şarkıcının kendine zarar veren yaşam tarzı sonunda kendisine zarar verdi.)
- He was in therapy for his self-inflicted behavior. (Kendine zarar veren davranışları için terapi görüyordu.)
- The self-inflicted pain was too much to bear. (Kendine verilen acı dayanılmazdı.)
- She has a tattoo of a self-inflicted scar on her wrist. (Bileğinde kendine verilmiş bir yara izi dövmesi var.)
- He regretted his self-inflicted injuries and sought help. (Kendine zarar verdi
Devamı:
- The self-inflicted wounds were a result of her anxiety. (Kendisine verdiği yaralar kaygısının bir sonucuydu.)
- He had a habit of self-inflicted hair pulling. (Kendine zarar vererek saç çekme alışkanlığı vardı.)
- She realized the harm of her self-inflicted behavior and sought therapy. (Kendine zarar veren davranışının zararını fark etti ve terapiye başvurdu.)
- His self-inflicted injuries were a cry for attention. (Kendine verdiği yaralar dikkat çekmek için bir çığlık olarak görüldü.)
- She had self-inflicted bruises from hitting herself. (Kendisine vurarak kendine morluklar vermişti.)
- He suffered from self-inflicted insomnia. (Kendine zarar vererek uyuyamama sorunu yaşıyordu.)
- The self-inflicted cuts were a way for her to feel something. (Kendine verdiği kesikler bir şeyler hissetmek için bir yoldu.)
- He had a self-inflicted addiction to drugs. (Kendine zarar veren bir uyuşturucu bağımlılığı vardı.)
- She had a history of self-inflicted harm due to past trauma. (Geçmiş travmaları nedeniyle kendine zarar verme geçmişi vardı.)
- He used self-inflicted pain as a way to cope with emotional pain. (Duygusal acıyla başa çıkmak için kendine zarar veren acıyı kullandı.)
Hemen Yorum Yaz