Seize İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Seize İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Seize (el koymak, yakalamak)

Seize kelimesi, bir şeyi ya da bir kişiyi yakalamak, ele geçirmek ya da kontrol altına almak anlamına gelir.

1. The police seized the drugs during the raid. (Polis baskını sırasında ilaçları ele geçirdi.)
2. The thief was seized by the security guard. (Hırsız güvenlik görevlisi tarafından yakalandı.)
3. The dictator seized control of the country in a coup. (Diktatör bir darbeyle ülkeyi kontrol altına aldı.)
4. The bank seized his assets when he defaulted on the loan. (Banka, krediyi ödemeyince varlıklarına el koydu.)
5. The storm seized the ship and tossed it around in the rough seas. (Fırtına gemiyi ele geçirdi ve kaba denizlerde savurdu.)
6. The teacher seized the opportunity to explain the concept in more detail. (Öğretmen fırsatı değerlendirerek kavramı daha detaylı bir şekilde açıkladı.)
7. The goalie seized the ball before the opponent could score. (Kaleci rakip gol atmadan önce topa hakim oldu.)
8. The court seized the company’s assets to pay off its debts. (Mahkeme şirketin borçlarını ödemek için varlıklarına el koydu.)
9. The police seized the suspect’s computer as evidence. (Polis, delil olarak şüphelinin bilgisayarına el koydu.)
10. The director seized control of the movie set and made all the decisions. (Yönetmen setin kontrolünü ele geçirdi ve tüm kararları verdi.)
11. The disease seized her body quickly and she died within a few days. (Hastalık vücudunu hızlıca ele geçirdi ve birkaç gün içinde öldü.)
12. The government seized the opportunity to implement new policies. (Hükümet, yeni politikalar uygulama fırsatını değerlendirdi.)
13. The dog seized the ball and wouldn’t let go. (Köpek topa hakim oldu ve bırakmadı.)
14. The fire seized the building and destroyed it completely. (Yangın binayı ele geçirdi ve tamamen yok etti.)
15. The photographer seized the moment and captured the perfect shot. (Fotoğrafçı anı yakaladı ve mükemmel kareyi çekti.)
16. The company seized the opportunity to expand its business overseas. (Şirket, işini yurt dışında genişletme fırsatını değerlendirdi.)
17. The army seized control of the city and declared martial law. (Ordu şehrin kontrolünü ele geçirdi ve sıkıyönetim ilan etti.)
18. The chef seized the chance to create a new dish for the menu. (Şef, menüye yeni bir yemek eklemek için şansı kullandı.)
19. The police seized the suspect’s phone and found incriminating evidence. (Polis, şüphelinin telefonuna el koydu ve suçlayıcı kanıtlar buldu.)
20. The athlete seized the opportunity to break the world

record and succeeded. (Sporcu, dünya rekorunu kırmak için fırsatı değerlendirdi ve başarılı oldu.)