Seething İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Seething Kelimesinin Anlamı:
Seething, öfke, sinir, kızgınlık gibi yoğun duyguları ifade eden bir sıfattır. Aynı zamanda kaynama, kabarma gibi hareketli bir durumu da ifade edebilir.
Örnek Cümleler:
- He was seething with anger when he found out about the betrayal. (İhaneti öğrendiğinde öfkeyle kaynıyordu.)
- The pot was seething with boiling water on the stove. (Tencere, ocakta kaynayan suyla kabarıyordu.)
- She was seething with frustration after the meeting. (Toplantıdan sonra hayal kırıklığıyla dolup taşıyordu.)
- The ocean was seething with waves during the storm. (Fırtınada okyanus dalgalarla kabarıyordu.)
- His eyes were seething with hatred as he spoke. (Konuşurken gözleri nefretle kaynıyordu.)
- The cauldron was seething with hot, bubbling liquid. (Kazan, kaynayan sıcak sıvıyla kabarıyordu.)
- She was seething with jealousy when she saw her ex-boyfriend with another woman. (Eski sevgilisini başka bir kadınla görünce kıskançlıktan kaynıyordu.)
- The city was seething with excitement during the festival. (Festival sırasında şehir heyecanla kaynıyordu.)
- He was seething with anticipation as he waited for his turn. (Sırasını beklerken heyecanla kaynıyordu.)
- The volcano was seething with magma before it erupted. (Patlamadan önce volkan magmayla kaynıyordu.)
- She was seething with anger when she realized she had been lied to. (Yalan söylendiğini anladığında öfkeyle kaynıyordu.)
- The pot was seething with vegetables as they boiled. (Sebzeler kaynarken tencere kabarıyordu.)
- He was seething with frustration as he tried to fix the broken machine. (Bozuk makineyi tamir etmeye çalışırken hayal kırıklığına uğramıştı.)
- The political situation in the country was seething with tension. (Ülkedeki siyasi durum gerilimle kaynıyordu.)
- She was seething with happiness as she received the good news. (İyi haberleri aldığında mutluluktan kaynıyordu.)
- The pot was seething with soup as it simmered on the stove. (Ocakta kaynayan çorba tenceresi kabarıyordu.)
- He was seething with disappointment when he failed the exam. (Sınavda başarısız olunca hayal kırıklığından kaynıyordu.)
- The river was seething with rapids as they rafted downstream. (Aşağıya doğru rafting yaparken nehir, akıntılarla kaynıyordu.)
- She was seething with indignation when she was accused of stealing
- She was seething with indignation when she was accused of stealing. (Hırsızlıkla suçlandığında öfkeyle kaynıyordu.)
- The protest was seething with anger and frustration as people demanded justice. (Adalet isteyen insanlar tarafından gerçekleştirilen protesto öfke ve hayal kırıklığıyla kaynıyordu.)
Türkçe Karşılıkları:
- İhaneti öğrendiğinde öfkeyle kaynıyordu.
- Tencere, ocakta kaynayan suyla kabarıyordu.
- Toplantıdan sonra hayal kırıklığıyla dolup taşıyordu.
- Fırtınada okyanus dalgalarla kabarıyordu.
- Konuşurken gözleri nefretle kaynıyordu.
- Kazan, kaynayan sıcak sıvıyla kabarıyordu.
- Eski sevgilisini başka bir kadınla görünce kıskançlıktan kaynıyordu.
- Festival sırasında şehir heyecanla kaynıyordu.
- Sırasını beklerken heyecanla kaynıyordu.
- Patlamadan önce volkan magmayla kaynıyordu.
- Yalan söylendiğini anladığında öfkeyle kaynıyordu.
- Sebzeler kaynarken tencere kabarıyordu.
- Bozuk makineyi tamir etmeye çalışırken hayal kırıklığına uğramıştı.
- Ülkedeki siyasi durum gerilimle kaynıyordu.
- İyi haberleri aldığında mutluluktan kaynıyordu.
- Ocakta kaynayan çorba tenceresi kabarıyordu.
- Sınavda başarısız olunca hayal kırıklığından kaynıyordu.
- Aşağıya doğru rafting yaparken nehir, akıntılarla kaynıyordu.
- Hırsızlıkla suçlandığında öfkeyle kaynıyordu.
- Adalet isteyen insanlar tarafından gerçekleştirilen protesto öfke ve hayal kırıklığıyla kaynıyordu.
Hemen Yorum Yaz