Seduce İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Seduce İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Seduce Nedir?

Seduce kelimesi Türkçe’de “baştan çıkarmak, ayartmak” gibi anlamlara gelir. Genellikle romantik ilişkilerde kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. She tried to seduce him with her beauty. (O, güzelliğiyle onu baştan çıkarmaya çalıştı.)
2. He was easily seduced by her charm. (O’nun cazibesine kolayca kapıldı.)
3. The music was so seductive that I couldn’t resist dancing. (Müzik o kadar ayartıcıydı ki, dans etmeden duramadım.)
4. She was determined not to be seduced by his flattery. (O’nun övgülerine kapılmamaya kararlıydı.)
5. The company used a seductive advertising campaign to sell their product. (Şirket, ürünlerini satmak için baştan çıkarıcı bir reklam kampanyası kullandı.)
6. He tried to seduce her into going on a date with him. (O, onu birlikte bir yemeğe çıkmaya ikna etmeye çalıştı.)
7. Her seductive smile made him weak in the knees. (O’nun baştan çıkarıcı gülümsemesi onu dizlerinin üstüne çöktürdü.)
8. He knew how to use his words to seduce women. (O, kadınları baştan çıkarmak için nasıl konuşacağını biliyordu.)
9. The exotic scenery was seductive and enchanting. (Egzotik manzara, baştan çıkarıcı ve büyüleyiciydi.)
10. She wore a seductive dress that showed off her curves. (O, kıvrımlarını gösteren baştan çıkarıcı bir elbise giydi.)
11. He tried to seduce her with expensive gifts. (O, pahalı hediyelerle onu baştan çıkarmaya çalıştı.)
12. The smell of her perfume was seductive and alluring. (Parfümünün kokusu, baştan çıkarıcı ve çekiciydi.)
13. She used her seductive powers to get what she wanted. (O, istediğini elde etmek için baştan çıkarıcı gücünü kullandı.)
14. He had a seductive voice that could make anyone fall in love with him. (O, herkesin ona aşık olmasını sağlayacak bir baştan çıkarıcı sesi vardı.)
15. The seductive dance moves left the audience spellbound. (Baştan çıkarıcı dans hareketleri izleyicileri büyüledi.)
16. She was able to seduce him away from his wife. (O, onu eşinden ayartmayı başardı.)
17. The seductive atmosphere of the nightclub made him feel alive. (Gece kulübünün baştan çıkarıcı atmosferi, onu canlı hissettirdi.)
18. Her seductive eyes held his gaze. (O’nun baştan çıkarıcı gözleri, onun bakışını tuttu.)
19. He used his charm to seduce her into giving him the information he

wanted. (O, bilgiyi elde etmek için onu baştan çıkarmak için cazibesini kullandı.)
20. The seductive power of the ocean drew him in. (Okyanusun baştan çıkarıcı gücü onu içine çekti.)

Türkçe Karşılıklar:

1. O, güzelliğiyle onu baştan çıkarmaya çalıştı.
2. O’nun cazibesine kolayca kapıldı.
3. Müzik o kadar ayartıcıydı ki, dans etmeden duramadım.
4. O’nun övgülerine kapılmamaya kararlıydı.
5. Şirket, ürünlerini satmak için baştan çıkarıcı bir reklam kampanyası kullandı.
6. O, onu birlikte bir yemeğe çıkmaya ikna etmeye çalıştı.
7. O’nun baştan çıkarıcı gülümsemesi onu dizlerinin üstüne çöktürdü.
8. O, kadınları baştan çıkarmak için nasıl konuşacağını biliyordu.
9. Egzotik manzara, baştan çıkarıcı ve büyüleyiciydi.
10. O, kıvrımlarını gösteren baştan çıkarıcı bir elbise giydi.
11. O, pahalı hediyelerle onu baştan çıkarmaya çalıştı.
12. Parfümünün kokusu, baştan çıkarıcı ve çekiciydi.
13. O, istediğini elde etmek için baştan çıkarıcı gücünü kullandı.
14. O, herkesin ona aşık olmasını sağlayacak bir baştan çıkarıcı sesi vardı.
15. Baştan çıkarıcı dans hareketleri izleyicileri büyüledi.
16. O, onu eşinden ayartmayı başardı.
17. Gece kulübünün baştan çıkarıcı atmosferi, onu canlı hissettirdi.
18. O’nun baştan çıkarıcı gözleri, onun bakışını tuttu.
19. O, bilgiyi elde etmek için onu baştan çıkarmak için cazibesini kullandı.
20. Okyanusun baştan çıkarıcı gücü onu içine çekti.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.