Scoop İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Scoop İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Scoop Nedir?

Scoop, özellikle sıvı veya toz halindeki maddeleri ölçmek veya almak için kullanılan bir araçtır. Ayrıca, bir olayın özel bir haberini ilk kez duyuran gazete veya dergilere “scoop” denir.

Örnek Cümleler:

1. I need a scoop of ice cream. (Bir top dondurma istiyorum.)
2. She used a scoop to measure out the coffee. (Kahveyi ölçmek için bir kaşık kullandı.)
3. The scoop of the excavator is very large. (Ekskavatörün kepçesi çok büyük.)
4. He got the scoop on the new movie before anyone else. (Başkalarından önce yeni film hakkında haber aldı.)
5. The journalist had a great scoop on the political scandal. (Gazeteci siyasi skandal hakkında harika bir haber yapmıştı.)
6. I always use a scoop when I make cookies. (Kurabiye yaparken her zaman bir kaşık kullanırım.)
7. She got the scoop on the sale before it was announced. (Duyurulmadan önce indirim hakkında bilgi aldı.)
8. The scoop was used to dig a hole in the ground. (Kepçe, toprağa bir delik kazmak için kullanıldı.)
9. I prefer to use a scoop for measuring flour. (Un ölçmek için bir kaşık kullanmayı tercih ederim.)
10. The journalist got a scoop on the celebrity’s secret wedding. (Gazeteci ünlünün gizli düğünü hakkında bir haber aldı.)
11. He used a scoop to put the soil into the flower pot. (Toprağı çiçek saksısına koymak için bir kepçe kullandı.)
12. The scoop of the ice cream was huge. (Dondurma kaşığı çok büyüktü.)
13. She got the scoop on the company’s new product. (Şirketin yeni ürünü hakkında bilgi aldı.)
14. The scoop is made of stainless steel. (Kepçe paslanmaz çelikten yapılmıştır.)
15. The journalist had an exclusive scoop on the politician’s resignation. (G

    azeteci siyasetçinin istifası hakkında özel bir haber yapmıştı.)

16. He used a scoop to clean up the spilled rice. (Dökülen pirinci temizlemek için bir kaşık kullandı.)
17. She got the scoop on the restaurant’s new menu. (Restoranın yeni menüsü hakkında bilgi aldı.)
18. The scoop of the excavator was filled with dirt. (Ekskavatörün kepçesi toprakla doluydu.)
19. I always use a scoop to measure out the dog food. (Köpek mamasını ölçmek için her zaman bir kaşık kullanırım.)
20. The journalist got the scoop on the celebrity’s upcoming movie. (Gazeteci ünlünün yaklaşan filmini hakkında bilgi aldı.)