Salivate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Salivate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Salivate kelimesi Türkçe anlamı:

Salivate kelimesi Türkçe’de “tükürük salgılamak” anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. My dog started to salivate when he smelled the delicious food. (Köpeğim, lezzetli yemeği koklayınca tükürük salgılamaya başladı.)
  2. The thought of eating sour candy makes me salivate. (Ekşi şeker yeme düşüncesi beni tükürük salgılamaya sevk ediyor.)
  3. The chef’s specialty dish was so good that it made everyone in the restaurant salivate. (Şefin özel yemeği o kadar iyiydi ki restoranda bulunan herkes tükürük salgılamaya başladı.)
  4. The dentist told me to stop chewing gum because it makes me salivate too much. (Dişçi, sakız çiğnemeyi bırakmamı söyledi çünkü çok fazla tükürük salgılatıyor.)
  5. The baby started to salivate when she saw her favorite toy. (Bebek, sevdiği oyuncak gördüğünde tükürük salgılamaya başladı.)
  6. The smell of fresh baked bread makes my mouth salivate. (Taze pişmiş ekmek kokusu ağzımı sulandırıyor.)
  7. The sight of blood made the predator salivate. (Kan görünce avcı tükürük salgılamaya başladı.)
  8. The spicy food made me salivate and my nose run. (Baharatlı yemek beni tükürük salgılamaya ve burnumu akıtmaya sevk etti.)
  9. The doctor prescribed medication to reduce my excessive salivation. (Doktor, aşırı tükürük salgılamamı azaltmak için ilaç yazdı.)
  10. The cat started to salivate when she saw the bird outside the window. (Kedi, pencere dışındaki kuşu görünce tükürük salgılamaya başladı.)
  11. The thought of eating ice cream on a hot day makes me salivate. (Sıcak bir günde dondurma yeme düşüncesi beni tükürük salgılamaya sevk ediyor.)
  12. The dentist told me that salivating is a natural response when we eat. (Dişçi, yemek yediğimizde tükürük salgılamanın doğal bir tepki olduğunu söyledi.)
  13. The smell of freshly brewed coffee makes me salivate. (Taze demlenmiş kahve kokusu beni tükürük salgılamaya sevk ediyor.)
  14. The thought of going on a rollercoaster ride makes me salivate with excitement. (Lunaparkta bir roller coaster’a binme düşüncesi beni heyecanlandırarak tükürük salgılatıyor.)
  15. The sight of the juicy steak made my mouth salivate. (Sulu biftek görünce ağzım sulandı.)
  16. The athlete was dehydrated and couldn’t salivate properly. (Sporcu dehidrate olmuştu
  1. The dentist instructed me to rinse my mouth with salt water to stimulate salivation. (Dişçi, tükürük salgılamayı uyararak ağzımı tuzlu suyla çalkalamamı önerdi.)
  2. The sour taste of the lemon made me salivate involuntarily. (Limonun ekşiliği beni istemsizce tükürük salgılamaya sevk etti.)
  3. The medication I’m taking as a side effect is causing excessive salivation. (Yan etkisi olarak aldığım ilaç aşırı tükürük salgılama yapıyor.)
  4. The baby’s teething caused him to salivate more than usual. (Bebeklerin diş çıkarma dönemi normalden daha fazla tükürük salgılamalarına neden olabilir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.