Sagebrush İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sagebrush İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sagebrush Nedir?

Sagebrush, çalı ve çalı ailesine ait bir bitki türüdür. Bu bitki türü, Kuzey Amerika’nın bazı bölgelerinde doğal olarak bulunur ve kırsal alanlarda yaygın olarak kullanılır. Sagebrush, arılar ve diğer böcekler gibi çeşitli hayvanların beslenme kaynağıdır ve peyzaj tasarımlarında dekoratif amaçlar için kullanılır.

  1. The sagebrush filled the air with a sweet, earthy scent. (Sagebrush havayı tatlı, toprak kokulu bir kokuyla doldurdu.)
  2. The rancher’s cattle grazed on the sagebrush-covered hills. (Çiftlik sahibinin sığırları, sagebrush’le kaplı tepelerde otladı.)
  3. Sagebrush is a common sight in the deserts of the American West. (Sagebrush, Amerikan Batı çöllerinde sıkça görülen bir manzaradır.)
  4. The hiker trudged through the sagebrush, his boots crunching on the dry twigs. (Yürüyüşçü, kuru dalların üzerinde çıtırdayan botlarıyla sagebrush arasından yürüdü.)
  5. The sagebrush provided shelter for the small animals during the harsh winter. (Sagebrush, zorlu kış mevsiminde küçük hayvanlara barınak sağladı.)
  6. The artist used sagebrush as a natural paintbrush to create his landscape paintings. (Sanatçı, manzara resimlerini oluşturmak için doğal bir fırça olarak sagebrush kullandı.)
  7. The sagebrush was harvested and used for medicinal purposes by Native Americans. (Sagebrush, Kızılderililer tarafından hasat edilip tıbbi amaçlar için kullanıldı.)
  8. The sagebrush stretched as far as the eye could see, covering the rolling hills. (Sagebrush, gözün görebileceği kadar uzanıyordu ve yuvarlanan tepeleri kaplıyordu.)
  9. The strong scent of the sagebrush was invigorating and refreshing. (Sagebrush’ın yoğun kokusu canlandırıcı ve ferahlatıcıydı.)
  10. The sagebrush was a source of inspiration for the poet, who wrote about its beauty in his verses. (Sagebrush, şiirlerinde güzelliğinden bahseden şair için bir ilham kaynağıydı.)
  11. The rancher used sagebrush to build a fence around his property. (Çiftlik sahibi, arazisini çevrelemek için sagebrush kullanmıştı.)
  12. The sagebrush provided a home for the jackrabbits, who burrowed beneath its branches. (Sagebrush, dallarının altında kazdıkları yuvalarda yaşayan tavşanlara ev sahipliği yaptı.)
  13. The golden sunlight illuminated the sagebrush-covered landscape. (Altın rengindeki güneş ışığı, sagebrush’le kaplı manzarayı aydınlattı.)
  14. The sagebrush was used in traditional Native American ceremonies as a sacred plant. (Sagebrush, geleneksel K

ızılderili törenlerinde kutsal bir bitki olarak kullanılırdı.)
15. The sagebrush thrived in the dry, arid climate of the desert. (Sagebrush, çölün kuru, kurak ikliminde gelişti.)

  1. The cowboy rode through the sagebrush, his trusty horse carrying him over the rough terrain. (Kovboy, sadık atıyla zorlu arazide sagebrush arasından geçti.)
  2. The sagebrush was a valuable resource for early settlers, who used it for fuel and building materials. (Sagebrush, erken yerleşimciler için değerli bir kaynak olup yakıt ve inşaat malzemeleri için kullanılırdı.)
  3. The sagebrush was home to a variety of wildlife, including snakes, lizards, and birds. (Sagebrush, yılanlar, kertenkeleler ve kuşlar gibi çeşitli yaban hayatına ev sahipliği yapardı.)
  4. The scent of the sagebrush reminded the traveler of home, where the same plant grew in abundance. (Sagebrush’ın kokusu yolcuyu evinde hatırlattı, aynı bitkinin bolca yetiştiği yerde.)
  5. The sagebrush swayed gently in the breeze, creating a peaceful, soothing atmosphere. (Sagebrush, hafif esintide nazikçe sallandı, huzurlu ve yatıştırıcı bir atmosfer oluşturdu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.