Rustic İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rustic İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rustic (Rustik)

Rustic kelimesi Türkçe’de “köy hayatına ait, kırsal, doğal, sade ve basit” anlamlarına gelir. Bu kelime ayrıca, rustik tarzda tasarlanmış, doğal malzemeler kullanılarak yapılmış veya görünen şeyler için de kullanılabilir.

Örnek cümleler:

  1. I love the rustic charm of this old farmhouse. (Bu eski çiftliğin rustik cazibesini seviyorum.)
  2. The restaurant has a rustic ambiance with wooden tables and chairs. (Restoran, ahşap masalar ve sandalyelerle rustik bir atmosfere sahip.)
  3. She decorated her home in a rustic style with lots of natural materials. (Evini doğal malzemelerle rustik bir tarzda dekore etti.)
  4. The cabin had a rustic feel with its stone fireplace and wooden beams. (Kabin, taş şöminesi ve ahşap kirişleriyle rustik bir hissiyatı vardı.)
  5. The wedding was held in a rustic barn with hay bales and string lights. (Düğün saman balyaları ve ışık dizileriyle rustik bir ahırda yapıldı.)
  6. The rustic bread was made with whole grains and baked in a wood-fired oven. (Rustik ekmek, tam tahıllarla yapıldı ve odun ateşinde pişirildi.)
  7. She wore a rustic dress made of linen and accessorized with a leather belt. (Keten kumaştan yapılmış rustik bir elbise giydi ve deri kemerle tamamladı.)
  8. The rustic cabin was nestled in the woods, surrounded by tall trees. (Rustik kabin, yüksek ağaçlarla çevrili ormanda saklanmıştı.)
  9. The rustic pottery had a rough texture and earthy colors. (Rustik çömlekler, pürüzlü dokulu ve toprak tonlarında renklere sahipti.)
  10. The rustic cheese had a strong flavor and was made from unpasteurized milk. (Rustik peynir, güçlü bir tada sahipti ve pastörize edilmemiş sütten yapılmıştı.)
  11. The rustic charm of the old village attracted many tourists. (Eski köyün rustik cazibesi, birçok turisti çekti.)
  12. The rustic furniture was made from reclaimed wood and had a vintage look. (Rustik mobilyalar, geri dönüştürülmüş ahşaptan yapılmış ve vintage bir görünüme sahipti.)
  13. The rustic cabin had no electricity or running water, but it was peaceful and quiet. (Rustik kabinde elektrik veya akan su yoktu ama huzurlu ve sessizdi.)
  14. The rustic painting depicted a rural landscape with rolling hills and fields. (Rustik tablo, yuvarlak tepeler ve tarlalarla kırsal bir manzara betimliyordu.)
  15. The rustic log cabin had a cozy interior with a stone fireplace and wooden furniture. (Rustik kütük kabin, taş şöminesi ve ahşap mob

ilyalarıyla rahat bir iç mekana sahipti.)
16. The rustic wedding cake was decorated with fresh flowers and had a natural look. (Rustik düğün pastası, taze çiçeklerle süslenmiş ve doğal bir görünüme sahipti.)

  1. The rustic wine was made from locally grown grapes and had a fruity taste. (Rustik şarap, yerel olarak yetiştirilen üzümlerden yapılmış ve meyvemsi bir tada sahipti.)
  2. The rustic cabin had a porch with a rocking chair where you could enjoy the peaceful surroundings. (Rustik kabin, sakin çevreyi seyredebileceğiniz sallanan bir sandalyeli bir verandaya sahipti.)
  3. The rustic door was made of solid wood with wrought iron hinges. (Rustik kapı, dövme demir menteşelerle katı ahşaptan yapılmıştı.)
  4. The rustic charm of the town was preserved by the locals who resisted modernization. (Köyün rustik cazibesi, modernleşmeye direnen yerliler tarafından korundu.)

(Türkçe karşılıklarını da kalın ve kırmızı renkte yazarak belirttik.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.