Run-İn İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Run-in Nedir?
Run-in, genellikle iki kişi arasında olan bir kısa tartışma ya da kavga anlamına gelir.
Örnek Cümleler:
-
Run-in between the two coworkers happened during the meeting.
Toplantı sırasında iki meslektaşı arasında bir tartışma yaşandı.
-
The run-in between the two football players caused a huge commotion on the field.
İki futbol oyuncusu arasındaki kavga sahada büyük bir karmaşaya neden oldu.
-
The customer had a run-in with the store manager over a product issue.
Müşteri, bir ürün sorunu nedeniyle mağaza müdürüyle bir tartışma yaşadı.
-
The run-in between the two neighbors was resolved peacefully.
İki komşu arasındaki kavga barışçıl bir şekilde çözüldü.
-
The politician had a run-in with the journalist during the press conference.
Politikacı, basın toplantısında gazeteciyle bir tartışma yaşadı.
-
The run-in between the two friends was quickly forgotten.
İki arkadaş arasındaki kavga hızlıca unutuldu.
-
The actress had a run-in with the paparazzi outside the restaurant.
Aktris, restoranın dışındaki paparazziyle bir tartışma yaşadı.
-
The two drivers had a run-in on the highway over a traffic violation.
İki sürücü, bir trafik ihlali nedeniyle otoyolda bir kavga yaşadı.
-
The student had a run-in with the teacher after being caught cheating on the exam.
Öğrenci, sınavda kopya çekerken yakalandıktan sonra öğretmeniyle bir tartışma yaşadı.
-
The actor had a run-in with the director over a creative difference.
Aktör, bir yaratıcı farklılık nedeniyle yönetmenle bir tartışma yaşadı.
-
The two siblings had a run-in
over the ownership of their family’s property.
İki kardeş, ailelerinin mal varlığı üzerindeki sahiplikleri konusunda bir kavga yaşadılar.
-
The businessman had a run-in with the customs officials over a documentation issue.
İşadamı, belge sorunu nedeniyle gümrük görevlileriyle bir tartışma yaşadı.
-
The two musicians had a run-in over the creative direction of their new album.
İki müzisyen, yeni albümlerinin yaratıcı yönlendirilmesi konusunda bir kavga yaşadılar.
-
The athlete had a run-in with the referee over a controversial call.
Atlet, tartışmalı bir karar nedeniyle hakemle bir tartışma yaşadı.
-
The two colleagues had a run-in over a project deadline.
İki meslektaş, bir proje teslim tarihi nedeniyle bir kavga yaşadılar.
-
The couple had a run-in over their different opinions on where to go on vacation.
Çift, tatil yapacakları yer konusunda farklı görüşler nedeniyle bir tartışma yaşadılar.
-
The two roommates had a run-in over cleaning responsibilities.
İki oda arkadaşı, temizlik sorumlulukları konusunda bir kavga yaşadılar.
-
The actor had a run-in with the director over a scene in the script.
Aktör, senaryodaki bir sahne nedeniyle yönetmenle bir tartışma yaşadı.
-
The two politicians had a run-in over their different views on healthcare reform.
İki siyasetçi, sağlık reformu konusundaki farklı görüşleri nedeniyle bir kavga yaşadılar.
Hemen Yorum Yaz