Ruddy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ruddy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ruddy Nedir?

Ruddy, Türkçe’de “kızıl” anlamına gelir. Koyu kırmızımsı renk anlamında kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. The ruddy sunset was breathtakingly beautiful. (Kızıl günbatımı nefes kesiciydi.)
  2. He has a ruddy complexion, as if he spends a lot of time outside. (Dışarıda çok vakit geçirdiği için kızıl bir cildi var.)
  3. The old man’s nose was ruddy from spending years working outside. (Yaşlı adamın burunu yıllar boyunca dışarıda çalıştığı için kızıla çalmıştı.)
  4. She applied a ruddy blush to her cheeks. (Yanaklarına kızıl bir allık sürdü.)
  5. The leaves on the trees turned a ruddy color in the fall. (Ağaçlardaki yapraklar sonbaharda kızıla döndü.)
  6. The brick buildings gave the street a ruddy hue. (Tuğla binalar sokaklara kızıl bir renk verdi.)
  7. His hair had a ruddy tint in the sunlight. (Saçları güneşte kızıla dönmüştü.)
  8. The ruddy fire warmed the room on a cold winter night. (Kışın soğuk bir gecesinde kızıl ateş odayı ısıttı.)
  9. Her ruddy lips were a stark contrast against her pale skin. (Kızıl dudakları soluk tenine karşı belirgin bir kontrast oluşturuyordu.)
  10. The ruddy berries looked ripe and ready to be picked. (Kızıl meyveler olgun ve toplanmaya hazır görünüyordu.)
  11. His cheeks became ruddy with embarrassment. (Yüzü utançtan kızıla döndü.)
  12. The ruddy glow of the lamp filled the room with a warm light. (Lambanın kızıl ışığı odayı sıcak bir ışıkla doldurdu.)
  13. The horses’ coats were ruddy from rolling in the dirt. (Atların kürkleri toprakta yuvarlandıkları için kızıla çalmıştı.)
  14. The ruddy color of the barn stood out against the green fields. (Ahırın kızıl rengi yeşil tarlalara karşı belirginleşiyordu.)
  15. She wore a ruddy lipstick that matched her red dress. (Kızıl elbisesine uyumlu bir ruj sürdü.)
  16. The ruddy sky signaled that a storm was coming. (Kızıl gökyüzü fırtına geleceğinin işaretini veriyordu.)
  17. His ruddy beard made him look older than he really was. (Kızıl sakalı gerçek yaşından daha yaşlı görünmesine neden oluyordu.)
  18. The ruddy bricks of the chimney were covered in soot. (Bacasının kızıl tuğlaları kurumla kaplıydı.)
  19. The ruddy apples looked juicy and delicious. (Kızıl elmalar su gibi ve lezzetli görünüyord
  1. The hiker’s cheeks were ruddy from the cold mountain air. (Yürüyüşçünün yanakları soğuk dağ havasından kızıllaşmıştı.)

Türkçe Karşılıklar:

1. Kızıl
2. Dışarıda çok vakit geçirdiği için kızıl bir cildi var.
3. Yaşlı adamın burunu yıllar boyunca dışarıda çalıştığı için kızıla çalmıştı.
4. Yanaklarına kızıl bir allık sürdü.
5. Ağaçlardaki yapraklar sonbaharda kızıla döndü.
6. Tuğla binalar sokaklara kızıl bir renk verdi.
7. Saçları güneşte kızıla dönmüştü.
8. Kışın soğuk bir gecesinde kızıl ateş odayı ısıttı.
9. Kızıl dudakları soluk tenine karşı belirgin bir kontrast oluşturuyordu.
10. Kızıl meyveler olgun ve toplanmaya hazır görünüyordu.
11. Yüzü utançtan kızıla döndü.
12. Lambanın kızıl ışığı odayı sıcak bir ışıkla doldurdu.
13. Atların kürkleri toprakta yuvarlandıkları için kızıla çalmıştı.
14. Ahırın kızıl rengi yeşil tarlalara karşı belirginleşiyordu.
15. Kızıl elbisesine uyumlu bir ruj sürdü.
16. Kızıl gökyüzü fırtına geleceğinin işaretini veriyordu.
17. Kızıl sakalı gerçek yaşından daha yaşlı görünmesine neden oluyordu.
18. Bacasının kızıl tuğlaları kurumla kaplıydı.
19. Kızıl elmalar su gibi ve lezzetli görünüyordu.
20. Yürüyüşçünün yanakları soğuk dağ havasından kızıllaşmıştı.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.