Rough-Hewn İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rough-Hewn İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rough-Hewn Nedir?


Rough-hewn, “kaba ve düzensiz işlenmiş” anlamına gelir. Genellikle doğal malzemelerin işlenmemiş hallerine veya el işçiliğiyle yapılmış nesnelere atıfta bulunmak için kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. The furniture in the log cabin had a rough-hewn appearance. (Kütük kulübedeki mobilyalar kaba görünümlüydü.)
  2. He wore a rough-hewn wooden bracelet. (Kaba işlenmiş bir ahşap bileklik takıyordu.)
  3. The walls of the old castle were made of rough-hewn stone. (Eski kale duvarları kaba işlenmiş taştan yapılmıştı.)
  4. The sculptor carved a rough-hewn statue out of a block of granite. (Heykeltıraş bir granit bloktan kaba işlenmiş bir heykel oydı.)
  5. The artisan crafted a rough-hewn bowl out of a piece of unpolished wood. (Zanaatkar bir parça cilasız ahşaptan kaba işlenmiş bir kase yapmıştı.)
  6. The carpenter built a rough-hewn table out of reclaimed wood. (Marangoz geri dönüştürülmüş bir ahşaptan kaba işlenmiş bir masa yaptı.)
  7. The rustic cabin had rough-hewn beams supporting the roof. (Rustik kulübede çatıyı destekleyen kaba işlenmiş kirişler vardı.)
  8. The fence was made of rough-hewn logs. (Çit kaba işlenmiş kütüklerden yapılmıştı.)
  9. The front door of the cottage was a rough-hewn wooden plank. (Köşkün ön kapısı kaba işlenmiş bir ahşap levhaydı.)
  10. The old-fashioned watermill had a rough-hewn wooden wheel. (Eski moda su değirmeni kaba işlenmiş bir ahşap çarka sahipti.)
  11. The statue had a rough-hewn surface that showed the marks of the chisel. (Heykelin üzerinde yontma işaretlerini gösteren kaba işlenmiş bir yüzey vardı.)
  12. The sculptor preferred to work with rough-hewn stone rather than polished marble. (Heykeltıraş cilalanmış mermer yerine kaba işlenmiş taşla çalışmayı tercih ediyordu.)
  13. The artist created a rough-hewn painting using only a palette knife. (Sanatçı sadece bir palet bıçağı kullanarak kaba işlenmiş bir tablo yarattı.)
  14. The cabin had a rough-hewn fireplace made of fieldstones. (Kulüpte taşlardan yapılmış kaba işlenmiş bir şömine vardı.)
  15. The musician played a rough-hewn guitar that he had made himself. (Müzisyen kendisi yapmış olduğu kaba işlenmiş bir gitar çaldı.)
  16. The chef served a rustic dish on a rough-hewn wooden platter. (Şef kaba işlenmiş bir ahşap tabakta rustik bir

yemek servis etti.)
17. The barn had a rough-hewn wooden door with wrought-iron hinges. (Ahırda dövme demir menteşeleri olan kaba işlenmiş bir ahşap kapı vardı.)

  1. The lumberjack used a rough-hewn axe to chop down the tree. (Oduncu ağacı kesmek için kaba işlenmiş bir balta kullandı.)
  2. The artisan made a rough-hewn birdhouse out of a hollow log. (Zanaatkar oyuk bir kütükten kaba işlenmiş bir kuş evi yaptı.)
  3. The old wagon was made of rough-hewn planks and had iron-rimmed wheels. (Eski arabalar kaba işlenmiş tahtalardan yapılmıştı ve demir kaplı tekerlekleri vardı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.