Rough-Hewn İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Rough-Hewn Nedir?
Rough-hewn, “kaba ve düzensiz işlenmiş” anlamına gelir. Genellikle doğal malzemelerin işlenmemiş hallerine veya el işçiliğiyle yapılmış nesnelere atıfta bulunmak için kullanılır.
Örnek Cümleler:
- The furniture in the log cabin had a rough-hewn appearance. (Kütük kulübedeki mobilyalar kaba görünümlüydü.)
- He wore a rough-hewn wooden bracelet. (Kaba işlenmiş bir ahşap bileklik takıyordu.)
- The walls of the old castle were made of rough-hewn stone. (Eski kale duvarları kaba işlenmiş taştan yapılmıştı.)
- The sculptor carved a rough-hewn statue out of a block of granite. (Heykeltıraş bir granit bloktan kaba işlenmiş bir heykel oydı.)
- The artisan crafted a rough-hewn bowl out of a piece of unpolished wood. (Zanaatkar bir parça cilasız ahşaptan kaba işlenmiş bir kase yapmıştı.)
- The carpenter built a rough-hewn table out of reclaimed wood. (Marangoz geri dönüştürülmüş bir ahşaptan kaba işlenmiş bir masa yaptı.)
- The rustic cabin had rough-hewn beams supporting the roof. (Rustik kulübede çatıyı destekleyen kaba işlenmiş kirişler vardı.)
- The fence was made of rough-hewn logs. (Çit kaba işlenmiş kütüklerden yapılmıştı.)
- The front door of the cottage was a rough-hewn wooden plank. (Köşkün ön kapısı kaba işlenmiş bir ahşap levhaydı.)
- The old-fashioned watermill had a rough-hewn wooden wheel. (Eski moda su değirmeni kaba işlenmiş bir ahşap çarka sahipti.)
- The statue had a rough-hewn surface that showed the marks of the chisel. (Heykelin üzerinde yontma işaretlerini gösteren kaba işlenmiş bir yüzey vardı.)
- The sculptor preferred to work with rough-hewn stone rather than polished marble. (Heykeltıraş cilalanmış mermer yerine kaba işlenmiş taşla çalışmayı tercih ediyordu.)
- The artist created a rough-hewn painting using only a palette knife. (Sanatçı sadece bir palet bıçağı kullanarak kaba işlenmiş bir tablo yarattı.)
- The cabin had a rough-hewn fireplace made of fieldstones. (Kulüpte taşlardan yapılmış kaba işlenmiş bir şömine vardı.)
- The musician played a rough-hewn guitar that he had made himself. (Müzisyen kendisi yapmış olduğu kaba işlenmiş bir gitar çaldı.)
- The chef served a rustic dish on a rough-hewn wooden platter. (Şef kaba işlenmiş bir ahşap tabakta rustik bir
yemek servis etti.)
17. The barn had a rough-hewn wooden door with wrought-iron hinges. (Ahırda dövme demir menteşeleri olan kaba işlenmiş bir ahşap kapı vardı.)
- The lumberjack used a rough-hewn axe to chop down the tree. (Oduncu ağacı kesmek için kaba işlenmiş bir balta kullandı.)
- The artisan made a rough-hewn birdhouse out of a hollow log. (Zanaatkar oyuk bir kütükten kaba işlenmiş bir kuş evi yaptı.)
- The old wagon was made of rough-hewn planks and had iron-rimmed wheels. (Eski arabalar kaba işlenmiş tahtalardan yapılmıştı ve demir kaplı tekerlekleri vardı.)
Hemen Yorum Yaz