Revulsion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Revulsion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Revulsion Nedir?

Revulsion, yoğun ve güçlü bir nefret, tiksinti veya iğrenme duygusu anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. The thought of eating raw meat fills me with revulsion. (Çiğ et yeme düşüncesi beni tiksindiriyor.)
2. The revulsion she felt for her ex-boyfriend was palpable. (Eski erkek arkadaşı için hissettiği iğrençlik apaçık ortadaydı.)
3. The sight of blood made him feel a revulsion. (Kan görüntüsü onda iğrenme hissi uyandırdı.)
4. She couldn’t hide her revulsion at the sight of the insect. (Böceği gördüğünde iğrenme duygusunu gizleyemedi.)
5. The revulsion in her voice was evident when she spoke of her abuser. (Tacizcisinden bahsederken sesindeki iğrençlik apaçıktı.)
6. The idea of eating snails filled him with revulsion. (Salyangoz yeme fikri onu iğrenme hissiyle doldurdu.)
7. The revulsion on his face was clear when he saw the dead rat. (Ölü fareyi gördüğünde yüzündeki tiksinti açıktı.)
8. The thought of living without running water filled her with revulsion. (Akmayan su olmadan yaşamak fikri onda iğrenme hissi uyandırdı.)
9. She couldn’t hide her revulsion at the smell of the garbage. (Çöp kokusunu hissedince iğrenme duygusunu gizleyemedi.)
10. The revulsion he felt towards his own behavior was overwhelming. (Kendi davranışlarına duyduğu iğrençlik duygusu eziciydi.)
11. The revulsion in her stomach was so intense she had to leave the room. (Midesindeki iğrenme hissi o kadar yoğundu ki odadan çıkmak zorunda kaldı.)
12. The revulsion on his face was replaced with anger when he realized what had happened. (Neler olduğunun farkına varınca yüzündeki tiksinti yerini öfkeye bıraktı.)
13. She had a revulsion for public speaking that made her nervous. (Kamu konuşmalarına karşı duyduğu iğrenme onu sinirlendiriyordu.)
14. The revulsion he felt towards his boss was apparent in the way he spoke about him. (Patronuna karşı hissettiği iğrençlik, onun hakkında konuşma şeklinde açıkça görülebilirdi.)
15. The revulsion in her voice made it clear that she was not interested in the proposal. (Öneriye karşı hissettiği iğrençlik, ilgilenmediği açıkça ortadaydı.)
16. The revulsion he felt towards the idea of marriage was evident in his refusal to propose. (Evlilik fikrine karşı duyduğu iğrenme, evlenme teklifini reddetmesinde açıkça ortaya çıktı.)
17. The rev

ulsion on her face was clear when she saw the mutilated animal. (Parçalanmış hayvanı gördüğünde yüzündeki iğrençlik belli idi.)
18. The thought of using someone else’s toothbrush filled him with revulsion. (Başkasının diş fırçasını kullanma fikri onu iğrenme hissiyle doldurdu.)

  1. The revulsion he felt towards the smell of cigarette smoke was strong. (Sigara dumanı kokusuna karşı hissettiği iğrenme güçlüydü.)
  2. She couldn’t help but express her revulsion when she saw the dirty dishes piled in the sink. (Kirli bulaşıkların yığıldığını görünce iğrenme hissini dile getirmekten kendini alamadı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.