Restive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Restive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Restive Kelimesinin Anlamı

Restive kelimesi Türkçede “huzursuz” veya “sabırsız” anlamlarına gelir.

Örnek Cümleler

1. The audience grew restive as the concert started late. (Konser gecikince seyirci huzursuzlandı.)
2. The horse was restive and wouldn’t stand still. (At huzursuzdu ve hareketsiz durmuyordu.)
3. The students grew restive during the long lecture. (Uzun ders boyunca öğrenciler sabırsızlandı.)
4. The restive child wouldn’t sit still in class. (Huzursuz çocuk sınıfta oturmayı reddetti.)
5. The restive crowd demanded answers from the speaker. (Huzursuz kalabalık konuşmacıdan cevaplar istedi.)
6. The restive dog kept barking and wouldn’t calm down. (Huzursuz köpek sürekli havlıyordu ve sakinleşmiyordu.)
7. The employees grew restive as the meeting dragged on. (Toplantı uzadıkça çalışanlar sabırsızlandı.)
8. The politician faced a restive crowd at the rally. (Politikacı mitingde huzursuz bir kalabalıkla karşı karşıya kaldı.)
9. The restive child threw a tantrum in the store. (Huzursuz çocuk mağazada çığlık atmaya başladı.)
10. The restive customer demanded to speak to the manager. (Huzursuz müşteri müdürle konuşmak istedi.)
11. The restive passengers grew angry as the flight was delayed. (Uçuş gecikince huzursuz yolcular sinirlendi.)
12. The restive employees demanded a raise in pay. (Huzursuz çalışanlar ücretlerinde artış talep ettiler.)
13. The restive child kept interrupting the teacher during class. (Huzursuz çocuk derste öğretmeni sürekli kesiyordu.)
14. The restive audience began to leave the theater during the boring play. (Sıkıcı oyunda huzursuz seyirciler tiyatrodan ayrılmaya başladı.)
15. The restive dog wouldn’t stop digging in the yard. (Huzursuz köpek bahçede kazmayı bırakmıyordu.)
16. The restive employees threatened to go on strike. (Huzursuz çalışanlar greve gitme tehdidinde bulundular.)
17. The restive child refused to take a nap. (Huzursuz çocuk kestirmeyi reddetti.)
18. The restive customer complained to the manager about the poor service. (Huzursuz müşteri kötü hizmetle ilgili müdüre şikayette bulundu.)
19. The restive students began to fidget in their seats. (Öğrenciler yerlerinde kıpırdamaya başladı.)
20. The restive cat kept scratching the furniture. (Huzursuz kedi mobilyaları sürekli çiziyordu.)

Türkçe Karşılıkları

1. The audience grew restive as the concert started late. (Konser gecikince seyirci huzursuzlandı.)
2. The horse was restive and wouldn’t stand still. (At huzursuzdu ve hareketsiz durmuyordu.)
3. The students grew restive during the long lecture. (Uzun ders boyunca öğrenciler sabırsızlandı.)
4. The restive child wouldn’t sit still in class. (Huzursuz çocuk sınıfta oturmayı reddetti.)
5. The restive crowd demanded answers from the speaker. (Huzursuz kalabalık konuşmacıdan cevaplar istedi.)
6. The restive dog kept barking and wouldn’t calm down. (Huzursuz köpek sürekli havlıyordu ve sakinleşmiyordu.)
7. The employees grew restive as the meeting dragged on. (Toplantı uzadıkça çalışanlar sabırsızlandı.)
8. The politician faced a restive crowd at the rally. (Politikacı mitingde huzursuz bir kalabalıkla karşı karşıya kaldı.)
9. The restive child threw a tantrum in the store. (Huzursuz çocuk mağazada çığlık atmaya başladı.)
10. The restive customer demanded to speak to the manager. (Huzursuz müşteri müdürle konuşmak istedi.)
11. The restive passengers grew angry as the flight was delayed. (Uçuş gecikince huzursuz yolcular sinirlendi.)
12. The restive employees demanded a raise in pay. (Huzursuz çalışanlar ücretlerinde artış talep ettiler.)
13. The restive child kept interrupting the teacher during class. (Huzursuz çocuk derste öğretmeni sürekli kesiyordu.)
14. The restive audience began to leave the theater during the boring play. (Sıkıcı oyunda huzursuz seyirciler tiyatrodan ayrılmaya başladı.)
15. The restive dog wouldn’t stop digging in the yard. (Huzursuz köpek bahçede kazmayı bırakmıyordu.)
16. The restive employees threatened to go on strike. (Huzursuz çalışanlar greve gitme tehdidinde bulundular.)
17. The restive child refused to take a nap. (Huzursuz çocuk kestirmeyi reddetti.)
18. The restive customer complained to the manager about the poor service. (Huzursuz müşteri kötü hizmetle ilgili müdüre şikayette bulundu.)
19. The restive students began to fidget in their seats. (Öğrenciler yerlerinde kıpırdamaya başladı.)
20. The restive cat kept scratching the furniture. (Huzursuz kedi mobilyaları sürekli çiziyordu.)