Repel İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Repel İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Repel İle İlgili Cümleler

Repel, Türkçe’de “defetmek, uzaklaştırmak, itmek” gibi anlamlara gelir. İngilizce cümlelerde repel kelimesinin kullanımına örnekler şu şekildedir:

  1. The smell of garlic repels mosquitoes. (Sarımsak kokusu sivrisinekleri uzaklaştırır.)
  2. The company installed an electric fence to repel intruders. (Şirket, girenleri defetmek için elektrikli bir çit kurdu.)
  3. I had to repel his advances because I wasn’t interested. (İlgisiz olduğum için onun ilerlemelerini geri çevirmek zorunda kaldım.)
  4. The force of the wind repelled the kite away from the trees. (Rüzgarın kuvveti uçurtmayı ağaçlardan itti.)
  5. The bitter taste of the medicine repelled her from taking it. (İlacın acı tadı onu almaktan vazgeçirdi.)
  6. The soldiers used fire to repel the enemy troops. (Askerler düşman birliklerini defetmek için ateş kullandılar.)
  7. The coat was treated with a water-resistant spray to repel rain. (Mont, yağmuru defetmek için suya dayanıklı bir sprey ile işlendi.)
  8. The strong personality of the manager repelled some of his subordinates. (Yöneticinin güçlü kişiliği bazı astlarını itti.)
  9. The alarm system was designed to repel burglars. (Alarm sistemi, hırsızları uzaklaştırmak için tasarlandı.)
  10. The goalkeeper repelled the ball with a spectacular save. (Kaleci muhteşem bir kurtarışla topu geri itti.)
  11. The strong smell of the chemicals repelled the rats. (Kimyasalların yoğun kokusu sıçanları uzaklaştırdı.)
  12. The repellent effect of the garlic lasted for a few hours. (Sarımsağın itici etkisi birkaç saat sürdü.)
  13. The company’s strict policies repelled potential customers. (Şirketin sert politikaları potansiyel müşterileri itti.)
  14. The artist’s unusual style of painting repelled some critics. (Sanatçının alışılmadık resim tarzı bazı eleştirmenleri itti.)
  15. The use of barbed wire is a common way to repel animals. (Dikenli tel kullanımı, hayvanları itmek için yaygın bir yöntemdir.)
  16. The taste of the medicine was so bad that it repelled her from taking it again. (İlacın tadı o kadar kötüydü ki bir daha almaktan kaçındı.)
  17. The company’s strong brand reputation repels competition. (Şirketin güçlü marka itibarı rakipleri uzaklaştırır.)
  18. The repellent spray worked well to keep the insects away. (Itici sprey böcekleri uzak tutmak için iyi çalıştı.)
  19. The politician’s controversial remarks repelled some of his supporters
  1. The strong odor of the cleaning product repelled her from using it again. (Temizlik ürününün yoğun kokusu onu bir daha kullanmaktan vazgeçirdi.)

(Türkçe karşılıklar için cümlelerin başında belirtildiği için tekrar yazılmadı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.