Remorseless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Remorseless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Remorseless (çok acımasız, vicdansız)

Remorseless kelimesi, hiç pişmanlık duymayan, vicdanı olmayan bir kişi veya davranış için kullanılır.

  1. His remorseless behavior towards animals is unacceptable. (Hayvanlara karşı acımasız davranışı kabul edilemez.)
  2. The murderer showed a remorseless attitude during his trial. (Katil, duruşma sırasında acımasız bir tavır sergiledi.)
  3. She felt remorseless after lying to her parents. (Ebeveynlerine yalan söyledikten sonra, vicdanı olmadı.)
  4. The dictator’s remorseless actions caused the death of thousands of innocent people. (Diktatörün acımasız eylemleri, binlerce masum insanın ölümüne neden oldu.)
  5. The remorseless businessman only cared about making profits, even if it meant exploiting his workers. (Vicdansız iş adamı, sadece kar elde etmekle ilgilendi, çalışanlarını sömürmek bile olsa.)
  6. His remorseless behavior towards his wife led to their divorce. (Eşine karşı acımasız davranışı, boşanmalarına neden oldu.)
  7. The remorseless thief showed no guilt for his crimes. (Vicdansız hırsız, suçlarından hiç pişmanlık duymadı.)
  8. The dictator’s remorseless attitude towards human rights violations sparked international outrage. (Diktatörün insan hakları ihlallerine karşı acımasız tutumu, uluslararası öfke yarattı.)
  9. The remorseless bully continued to torment his classmates without any remorse. (Vicdansız zorba, pişmanlık duymadan sınıf arkadaşlarını ezmeye devam etti.)
  10. She had a remorseless expression on her face as she watched the building burn down. (Bina yanarken yüzünde acımasız bir ifade vardı.)
  11. The remorseless killer showed no emotion as he was sentenced to life in prison. (Vicdansız katil, ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasıyla hiç duygusal tepki göstermedi.)
  12. The remorseless landlord raised the rent despite the financial struggles of his tenants. (Vicdansız ev sahibi, kiracılarının maddi zorluklarına rağmen kiranın artmasını sağladı.)
  13. His remorseless attitude towards cheating caused his girlfriend to break up with him. (Aldatmaya karşı acımasız tutumu, kız arkadaşının ondan ayrılmasına neden oldu.)
  14. The remorseless politician continued to lie to the public without any shame. (Vicdansız politikacı, utanmadan halka yalan söylemeye devam etti.)
  15. The remorseless criminal showed no mercy towards his victims. (Vicdansız suçlu, kurbanlarına hiç acımadı.)
  16. The remorseless boss fired employees without any explanation or warning. (Vicdansız patron, açıklama veya uyarı olmadan çalışanları işten çıkardı.)
  17. The remorseless driver caused a deadly

accident while drunk driving. (Vicdansız sürücü, sarhoşken ölümcül bir kazaya neden oldu.)
18. The remorseless athlete cheated during the competition without any guilt. (Vicdansız sporcu, yarışma sırasında utanmadan hile yapmıştı.)

  1. The remorseless hacker stole sensitive information without any remorse. (Vicdansız hacker, hassas bilgiyi çalmıştı ve pişmanlık duymadan hareket etmişti.)
  2. The remorseless teacher punished students unfairly without considering their circumstances. (Vicdansız öğretmen, öğrencileri haksız bir şekilde cezalandırmıştı ve onların durumunu dikkate almamıştı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.