Relatable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Relatable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Relatable Nedir?

Relatable, Türkçe karşılığı “ilgilendirici, bağlantılı” olan bir sıfattır. Bir konu ya da durum hakkında insanların kendilerini özdeşleştirdikleri veya ilişkilendirdikleri bir duygu ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. The movie was so relatable, it reminded me of my own high school experience. (Film o kadar ilgilendiriciydi ki, kendi lise deneyimimi hatırlattı.)
  2. I find her relatable because we share a lot of the same interests. (Onu ilgilendirici buluyorum çünkü birçok ortak ilgi paylaşıyoruz.)
  3. Her stories about parenting are always relatable, even if I don’t have kids. (Çocuk sahibi olmasam bile, ebeveynlikle ilgili hikayeleri her zaman ilgilendiricidir.)
  4. I think a lot of people will find this book relatable, regardless of their background. (Sanırım, arka planları ne olursa olsun birçok insan bu kitabı ilgilendirici bulacak.)
  5. The characters in the show are so relatable, it’s like watching my own life on screen. (Dizideki karakterler o kadar ilgilendirici ki, sanki kendi hayatımı ekranda izliyorum.)
  6. She has a relatable personality, which makes her easy to talk to. (O, ilgilendirici bir kişiliğe sahip, bu da onunla konuşmayı kolaylaştırıyor.)
  7. The comedian’s jokes were so relatable, the entire audience was laughing. (Komedyenin şakaları o kadar ilgilendiriciydi ki, tüm seyirci gülmeye başladı.)
  8. His music is relatable to anyone who has ever been in love. (Müziği, hiç kimseye aşık olan herkes tarafından ilgilendirici.)
  9. The way the character dealt with loss was so relatable, it made me cry. (Karakterin kayıp ile başa çıkma şekli o kadar ilgilendiriciydi ki, beni ağlattı.)
  10. The book’s themes are relatable to anyone going through a difficult time. (Kitabın temaları, zor zamanlar geçiren herkes için ilgilendiricidir.)
  11. I find her art relatable because it speaks to universal human experiences. (Onun sanatını ilgilendirici buluyorum çünkü evrensel insan deneyimlerine hitap ediyor.)
  12. The characters’ struggles in the movie are so relatable, it’s hard not to empathize with them. (Filmin karakterlerinin mücadeleleri o kadar ilgilendirici ki, onlarla empati kurmamak zor.)
  13. Her posts on social media are always relatable and honest. (Sosyal medyadaki gönderileri her zaman ilgilendirici ve dürüst.)
  14. The book’s protagonist is so relatable, it feels like you’re living their story. (Kitabın başkarakteri o kadar ilgilendirici ki, onların hikayesini yaşıyormuşsunuz gibi hisseders
  1. The comedian’s observational humor is so relatable, it’s like he’s talking about my life. (Komedyenin gözlemci mizahı o kadar ilgilendirici ki, sanki benim hayatımdan bahsediyor.)
  2. The way the author writes about mental health is so relatable, it’s like she understands exactly what I’m going through. (Yazarın zihinsel sağlık hakkında yazma şekli o kadar ilgilendirici ki, tam olarak neler yaşadığımı anlıyor gibi hissettiriyor.)
  3. I find her poetry relatable because it captures emotions I didn’t know how to put into words. (Onun şiirlerini ilgilendirici buluyorum çünkü kelimelere dökemediğim duyguları yakalıyor.)
  4. The show’s portrayal of friendship is so relatable, it reminds me of my own friends. (Dizinin arkadaşlık tasviri o kadar ilgilendirici ki, kendi arkadaşlarıma benzetiyor.)
  5. The book’s themes of self-discovery are so relatable, it feels like the author wrote it just for me. (Kitabın kendini keşfetme temaları o kadar ilgilendirici ki, sanki yazar sadece benim için yazdı.)
  6. The way the movie portrays family dynamics is so relatable, it’s like watching my own family on screen. (Filmin aile dinamiklerini tasvir şekli o kadar ilgilendirici ki, kendi ailemi ekranda izliyormuşum gibi hissettiriyor.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.