Rein İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rein İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Rein Nedir?

Rein, İngilizce dilinde “düzeltmek” anlamına gelen bir fiildir. Özellikle atların eğitiminde kullanılan bir terimdir.

Örnek Cümleler:

  1. I need to rein in my spending habits. (Harcama alışkanlıklarımı düzeltmem gerekiyor.)
  2. The government needs to rein in corruption. (Hükümet yolsuzluğu düzeltmek zorunda.)
  3. She struggled to rein in her emotions. (Duygularını kontrol etmekte zorlandı.)
  4. The coach is trying to rein in his team’s aggressive play. (Antrenör, takımının agresif oyununu düzeltmeye çalışıyor.)
  5. We need to rein in our carbon emissions to combat climate change. (İklim değişikliğiyle mücadele etmek için karbon emisyonlarımızı düzeltmemiz gerekiyor.)
  6. He had to rein in his excitement when he received the good news. (İyi haberleri aldığında heyecanını kontrol altına almak zorunda kaldı.)
  7. The teacher had to rein in the class’s rowdiness. (Öğretmen, sınıfın gürültüsünü düzeltmek zorunda kaldı.)
  8. The company had to rein in its expansion plans due to financial constraints. (Finansal kısıtlamalar nedeniyle şirket genişleme planlarını düzeltmek zorunda kaldı.)
  9. The CEO was forced to rein in the company’s excessive spending. (CEO, şirketin aşırı harcamalarını düzeltmek zorunda kaldı.)
  10. The police officer had to rein in the suspect’s aggressive behavior. (Polis memuru, şüphelinin agresif davranışlarını düzeltmek zorunda kaldı.)
  11. She needed to rein in her tendency to procrastinate. (Prokrastine etme eğilimini düzeltmesi gerekiyordu.)
  12. The doctor had to rein in the patient’s unhealthy habits. (Doktor, hastanın sağlıksız alışkanlıklarını düzeltmek zorundaydı.)
  13. The company had to rein in its use of plastic to reduce its environmental impact. (Şirket, çevresel etkisini azaltmak için plastik kullanımını düzeltmek zorunda kaldı.)
  14. The government needs to rein in the spread of fake news. (Hükümetin yanıltıcı haberlerin yayılmasını düzeltmesi gerekiyor.)
  15. The parents had to rein in their child’s disruptive behavior. (Ebeveynler, çocuğunun rahatsız edici davranışlarını düzeltmek zorunda kaldı.)
  16. The manager had to rein in his employee’s unprofessional conduct. (Yönetici, çalışanının profesyonel olmayan davranışlarını düzeltmek zorundaydı.)
  17. The school had to rein in bullying among students. (Okul, öğrenciler arasındaki zorbalığı düzeltmek zorundaydı.)
  1. The captain had to rein in his team’s overconfidence. (Kaptan, takımının aşırı özgüvenini düzeltmek zorundaydı.)
  2. The company had to rein in its use of resources to become more sustainable. (Şirket, daha sürdürülebilir hale gelmek için kaynak kullanımını düzeltmek zorunda kaldı.)
  3. The government needs to rein in the use of pesticides to protect the environment. (Hükümet, çevreyi korumak için böcek ilacı kullanımını düzeltmesi gerekiyor.)

(Türkçe karşılıkların olduğu cümleler kalın ve yeşil renk ile yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.