Radiance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Radiance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Radiance

Radiance, ışık yayan bir nesnenin parlaklığı veya ışıltısı anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. The radiance of the sun was blinding on the beach. (Güneşin ışıltısı plajda göz kamaştırıcıydı.)
2. She had a radiance about her that made her stand out from the crowd. (Kalabalıktan sıyrılmasını sağlayan bir ışıltısı vardı.)
3. The radiance of the full moon illuminated the dark forest. (Dolunayın ışıltısı karanlık ormanı aydınlattı.)
4. Her radiance lit up the entire room. (Onun ışıltısı bütün odayı aydınlattı.)
5. The radiance of the stars was breathtaking. (Yıldızların ışıltısı nefes kesiciydi.)
6. The radiance of the fireworks lit up the sky. (Havai fişeklerin ışıltısı gökyüzünü aydınlattı.)
7. The radiance of the diamond was blinding in the sunlight. (Elmasın ışıltısı güneşte göz kamaştırıcıydı.)
8. The radiance of the sunset was a beautiful sight to behold. (Günbatımının ışıltısı görmeye değer bir güzellikti.)
9. She was glowing with radiance on her wedding day. (Düğün gününde ışıltı saçıyordu.)
10. The radiance of the fire was comforting on a cold winter night. (Ateşin ışıltısı soğuk bir kış gecesi rahatlatıcıydı.)
11. The radiance of the neon lights gave the city a vibrant feel. (Neon ışıkların ışıltısı şehre canlı bir hava kattı.)
12. The radiance of the stained-glass windows was stunning in the cathedral. (Camiinin vitray pencerelerinin ışıltısı büyüleyiciydi.)
13. The radiance of her smile could light up a room. (Gülümsemenin ışıltısı bir odayı aydınlatır gibiydi.)
14. The radiance of the ocean under the moonlight was mesmerizing. (Ay ışığında okyanusun ışıltısı büyüleyiciydi.)
15. The radiance of the sunrise was a beautiful way to start the day. (Güneşin doğuşunun ışıltısı güneşli bir güne başlamanın güzel bir yolu.)
16. The radiance of the city skyline at night was breathtaking. (Şehir siluetinin ışıltısı gece nefes kesiciydi.)
17. The radiance of the emerald was stunning in the sunlight. (Zümrüdün ışıltısı güneşte büyüleyiciydi.)
18. The radiance of her love shone through in her eyes. (Sevgisinin ışıltısı gözlerinde parlıyordu.)
19. The radiance of the aurora borealis was a once-in-a-lifetime experience. (Kuzey ışıklarının ışılt

ı bir kez yaşanacak bir deneyimdi.)
20. The radiance of the candles added a warm and cozy atmosphere to the room. (Mumların ışıltısı odaya sıcak ve rahat bir atmosfer kattı.)

(Turkish translations are provided in parentheses after each sentence.)