Quixotism İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Quixotism İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Quixotism Nedir?

Quixotism, gerçekçi olmayan veya aşırı hayalperestçe davranışlar sergileme durumunu ifade eder. Bu kelime, İspanyol yazar Miguel de Cervantes’in Don Kişot romanındaki ana karakter Don Kişot’un adından gelmektedir. Don Kişot, gerçek dışı hayalleri olan bir karakterdir ve onun davranışları genellikle quixotism olarak nitelendirilir.

Örnek Cümleler:

1. Tom’s quixotic idea of building a castle in the air will never become a reality. (Tom’un hayalperestçe havada bir kale inşa etme fikri asla gerçek olmayacak.)
2. Sarah’s quixotic attempt to climb Mount Everest without any training or experience was a dangerous idea. (Sarah’nın eğitim veya deneyim olmadan Everest Dağı’na tırmanma hayalperestçe denemesi tehlikeli bir fikirdi.)
3. John’s quixotic pursuit of his dream to become a rockstar led him to quit his stable job and live on the streets. (John’un rock yıldızı olma hayalini gerçekleştirme hayalperestçe takibi, stabil işinden ayrılmasına ve sokaklarda yaşamasına neden oldu.)
4. The quixotic plan to colonize Mars within a decade is unrealistic considering the current technological limitations. (On yıl içinde Mars’ı kolonileştirme hayalperestçe planı, mevcut teknolojik kısıtlamalar göz önüne alındığında gerçekçi değil.)
5. His quixotic pursuit of love often left him heartbroken and alone. (Aşkı arama hayalperestçe takibi, onu genellikle kalbi kırık ve yalnız bıraktı.)
6. The quixotic politician promised to solve all the country’s problems in just one year, but it was an impossible feat. (Hayalperestçe politikacı, ülkenin tüm sorunlarını sadece bir yılda çözeceğine söz verdi, ancak bu imkansız bir başarıydı.)
7. The quixotic idea of eliminating poverty from the world seems impossible to achieve in the near future. (Dünyadan yoksulluğu ortadan kaldırma hayalperestçe fikri, yakın gelecekte başarılamayacak gibi görünüyor.)
8. Mary’s quixotic desire to fly like a bird led her to build wings and jump off a cliff, which resulted in a broken leg. (Mary’nin kuş gibi uçma hayalperestçe arzusu, kanat yapmasına ve bir uçurumdan atlamasına neden oldu, bu da kırık bir bacağa yol açtı.)
9. The quixotic plan to turn the desert into a lush green forest with artificial rain is not only expensive but also impractical. (Çölü yapay yağmurla yeşil bir ormana dönüştürme hayalperestçe planı, sadece pahalı değil aynı zamanda pratik de

10. His quixotic vision of creating a utopian society where everyone is equal and happy is a noble idea but difficult to achieve in reality. (Herkesin eşit ve mutlu olduğu bir ütopya toplumu yaratma hayalperestçe vizyonu, gerçek hayatta zor bir hedef ancak saygın bir fikir.)
11. The quixotic belief that money can buy happiness often leads to disappointment and unhappiness. (Para ile mutluluk satın alınabilir inancı, genellikle hayal kırıklığı ve mutsuzluğa yol açar.)
12. The company’s quixotic plan to triple their profits in just one year was met with skepticism by investors. (Şirketin sadece bir yılda kârlarını üçe katlama hayalperestçe planı, yatırımcılar tarafından şüpheyle karşılandı.)
13. His quixotic quest to find the fountain of youth led him on a wild goose chase through remote jungles and dangerous terrains. (Gençlik çeşmesini bulma hayalperestçe arayışı, onu uzak ormanlar ve tehlikeli bölgelerde gezdirerek boş yere yollara düşürdü.)
14. The quixotic plan to stop climate change by planting a billion trees is a step in the right direction but not a complete solution. (Milyarlarca ağaç dikerek iklim değişikliğini durdurma hayalperestçe planı, doğru bir adım ancak tam bir çözüm değil.)
15. The politician’s quixotic promise to provide free healthcare to every citizen was met with skepticism by opponents. (Politikacının her vatandaşa ücretsiz sağlık hizmeti sağlama hayalperestçe sözü, rakipler tarafından şüpheyle karşılandı.)
16. Her quixotic attempt to save the world by preaching love and peace was often mocked by cynics. (Dünyayı aşk ve barışla kurtarma hayalperestçe denemesi, sık sık şüpheciler tarafından alay konusu oldu.)
17. The artist’s quixotic dream of painting a masterpiece that will be remembered for centuries drove him to work tirelessly for years. (Yüzyıllar boyunca hatırlanacak bir başyapıt yapma hayalperestçe rüyası, sanatçıyı yıllar boyunca özverili çalışmaya teşvik etti.)
18. The quixotic notion that everyone has the potential to become a millionaire is a myth perpetuated by the media. (Herkesin bir milyoner olma potansiyeline sahip olduğu hayalperestçe fikir, medya tarafından sürdürülen bir efsanedir.)
19. His quixotic plan to win the heart of his high school crush by writing her a love letter was met with disappointment when she didn’t respond. (Lise aşkının kalbini kazanmak için ona bir aşk mektubu yazma hayalperestçe planı, yanıt vermediği için hayal kırıklığı yarattı.)
20. The quixotic attempt to change the world overnight is unrealistic, and true change