Quiet İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Quiet İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Quiet İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Türkçe Anlamı: Sessiz, sakin, gürültüsüz, durgun.

1. She was always quiet and reserved in class. (Sınıfta her zaman sessiz ve içine kapanık olurdu.)
2. I prefer quiet evenings at home to noisy parties. (Ben gürültülü partilere sessiz akşamları evde tercih ederim.)
3. The city was surprisingly quiet for a Saturday night. (Şehir Cumartesi gecesi için şaşırtıcı derecede sakin bir haldeydi.)
4. I need a quiet place to concentrate on my work. (İşime odaklanmak için sessiz bir yere ihtiyacım var.)
5. The library is usually a quiet place to study. (Kütüphane genellikle çalışmak için sessiz bir yerdir.)
6. The baby finally fell asleep and the house was quiet. (Bebek nihayet uyudu ve ev sessiz oldu.)
7. The park was quiet and peaceful in the early morning. (Park sabahın erken saatlerinde sessiz ve huzurlu bir haldeydi.)
8. The teacher asked the students to be quiet during the exam. (Öğretmen sınav sırasında öğrencilerden sessiz olmalarını istedi.)
9. The countryside is usually much quieter than the city. (Kırsal alanlar genellikle şehirden daha sessizdir.)
10. I find it hard to work in a noisy and busy environment. (Ben gürültülü ve yoğun bir ortamda çalışmayı zor buluyorum.)
11. The quietness of the forest was interrupted by a loud noise. (Ormanın sessizliği bir yüksek sesle bozuldu.)
12. The doctor advised the patient to rest in a quiet room. (Doktor hastaya sessiz bir odada dinlenmesini tavsiye etti.)
13. It’s important to have some quiet time to relax and recharge. (Rahatlamak ve yenilenmek için bazı sessiz zamanlara sahip olmak önemlidir.)
14. The church was quiet except for the sound of the choir singing. (Koro şarkı söylediği hariç kilise sessizdi.)
15. The hotel room was surprisingly quiet despite its central location. (Otel odası merkezi konumuna rağmen şaşırtıcı derecede sessizdi.)
16. The town is known for its quiet streets and friendly locals. (Kasaba sakin sokakları ve dost canlısı yerlileriyle tanınır.)
17. She whispered quietly to avoid waking the baby. (Bebek uyanmasın diye sessizce fısıldadı.)
18. The movie theater was quiet as the audience was completely absorbed in the film. (Filmde tamamen kendilerine kaptıran seyirciler nedeniyle sinema sessizdi.)
19. The museum was a quiet and serene place to spend the afternoon. (Müze öğleden sonraları geçirmek için sessiz ve huzurlu bir yerdi.)
20. The quietness of the lake was only broken by the occasional splash of a fish. (Gölün sess

21. He spoke in a quiet voice so as not to disturb the other passengers on the train. (Diğer yolcuları rahatsız etmemek için sessiz bir sesle konuştu.)
22. The city was unusually quiet during the power outage. (Elektrik kesintisi sırasında şehir alışılmadık bir şekilde sessizdi.)
23. The quiet beauty of the sunset took her breath away. (Günbatımının sessiz güzelliği onu nefessiz bıraktı.)
24. I enjoy taking quiet walks in nature to clear my mind. (Zihnimi boşaltmak için doğada sessiz yürüyüşler yapmaktan keyif alırım.)
25. The room was so quiet you could hear a pin drop. (Oda o kadar sessizdi ki iğne düşse bile duyulabilirdi.)
26. He preferred the quiet of the library to the noise of the coffee shop. (Kahve dükkanının gürültüsüne karşı kütüphanenin sessizliğini tercih ederdi.)
27. The quiet of the countryside was a welcome change from the hustle and bustle of the city. (Kırsalın sessizliği şehrin koşuşturmasına karşı hoş bir değişiklikti.)
28. The baby’s cries shattered the quiet of the night. (Bebeklerin çığlıkları gece sessizliğini paramparça etti.)
29. She found the quiet of the mountains soothing and rejuvenating. (Dağların sessizliğinin sakinleştirici ve yenileyici olduğunu düşündü.)
30. The quiet of the early morning was disturbed by the sound of a car honking. (Sabahın erken saatlerinin sessizliği bir arabanın kornasının sesiyle bozuldu.)