Quibble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Quibble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Quibble Nedir?

Quibble, küçük, önemsiz veya anlamsız bir şey hakkında anlaşmazlık veya tartışma yapmak anlamına gelir. Genellikle hafif bir alay veya alaycılık içeren küçük bir anlaşmazlık veya çekişme olarak tanımlanır.

Örnek Cümleler:

1. I don’t want to quibble over small details, but your report has a lot of mistakes. (Küçük ayrıntılar üzerinde tartışmak istemiyorum ama raporunuzda birçok hata var.)
2. Let’s not quibble about who forgot to lock the door. Let’s just make sure it’s locked now. (Kapıyı kimin kilitlemeyi unuttuğu hakkında tartışmayalım. Şimdi sadece kilitlendiğinden emin olalım.)
3. She quibbled over every single expense on the bill, making the waiter’s job much more difficult. (Faturadaki her bir harcama üzerinde tartıştı, bu da garsonun işini çok daha zor hale getirdi.)
4. There’s no need to quibble about the exact date. We can just agree that it happened last week. (Tam tarihte tartışmaya gerek yok. Geçen hafta olduğu konusunda anlaşabiliriz.)
5. He quibbled with the cashier over the change he received, insisting that he was short-changed. (Kasada aldığı parayla ilgili kasiyerle tartıştı ve eksik para verildiğini iddia etti.)
6. Don’t quibble about the price. It’s a fair deal. (Fiyat konusunda tartışmayın. Adaletli bir anlaşma.)
7. She quibbled over the color of the curtains, but eventually agreed to the neutral ones. (Perdelerin rengi hakkında tartıştı, ancak sonunda nötr olanlara razı oldu.)
8. Let’s not quibble over whose turn it is. We can just take turns. (Hangi sıranın kimde olduğu konusunda tartışmayalım. Sırayla yapabiliriz.)
9. He quibbled with the teacher over the grading criteria, saying that his work deserved a higher grade. (Öğretmenle derecelendirme kriterleri konusunda tartıştı ve işinin daha yüksek bir notu hak ettiğini söyledi.)
10. I don’t want to quibble about the details of the plan. Let’s just get started. (Planın ayrıntıları hakkında tartışmak istemiyorum. Sadece başlayalım.)
11. She quibbled over the amount of salt in the recipe, insisting that it was too much. (Tarifteki tuz miktarı hakkında tartıştı ve çok fazla olduğunu iddia etti.)
12. Let’s not quibble over who’s going to drive. We can just take turns. (Kimin araba kullanacağı konusunda tartışmayalım. Sırayla yapabiliriz.)
13. He quibbled with the hotel staff over the room rate, saying that he had been promised a lower price. (Otel

personeliyle oda fiyatı konusunda tartıştı ve daha düşük bir fiyat sözü verildiğini söyledi.)
14. Don’t quibble about the brand of the product. It’s all the same. (Ürünün markası hakkında tartışmayın. Hepsi aynı.)

15. She quibbled over the wording of the contract, insisting that it be changed to better reflect her interests. (Sözleşmenin ifadesi hakkında tartıştı ve çıkarlarını daha iyi yansıtmak için değiştirilmesini istedi.)
16. Let’s not quibble about who’s going to pay for dinner. We can just split the bill. (Akşam yemeğinin kimin ödeyeceği konusunda tartışmayalım. Faturayı paylaşabiliriz.)
17. He quibbled with his colleagues over the distribution of work, saying that he was getting a heavier load than the others. (İşin dağıtımı konusunda meslektaşlarıyla tartıştı ve diğerlerinden daha ağır bir yük aldığını söyledi.)
18. Don’t quibble over the choice of music. Let’s just play something we all like. (Müzik seçimi konusunda tartışmayalım. Hepimizin sevdiği bir şeyler çalalım.)
19. She quibbled over the location of the meeting, insisting that it be moved to a more central location. (Toplantının yeri konusunda tartıştı ve daha merkezi bir yere taşınması gerektiğinde ısrar etti.)
20. Let’s not quibble over who gets the bigger slice of cake. It’s all delicious. (Kimin daha büyük bir dilim kek alacağı konusunda tartışmayalım. Hepsi lezzetli.)