Quest İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Quest
Türkçe anlamı: arayış, arama, macera, keşif
Quest is a search for something that is difficult to find. (Quest, zor bulunan bir şeyi arama sürecidir.)
He embarked on a quest to find the lost city of Atlantis. (Kayıp Atlantis şehrinin bulunması için arayışa çıktı.)
The young knight set out on a quest to save the princess from the dragon. (Genç şövalye, prensesi ejderhadan kurtarmak için bir maceraya çıktı.)
The adventurer went on a quest to discover the ancient temple hidden in the jungle. (Macera tutkunu, ormanda gizlenen antik tapınağı keşfetmek için bir arayışa girdi.)
The group embarked on a quest to find the mythical unicorn. (Grup, efsanevi tek boynuzu aramak için bir maceraya atıldı.)
The treasure hunter went on a quest to find the lost treasure of the pirate king. (Define avcısı, korsan kralın kayıp hazinesini bulmak için bir arayışa çıktı.)
The scientist went on a quest to find the cure for a rare disease. (Bilim adamı, nadir bir hastalığın tedavisini bulmak için bir arayışa girdi.)
The young girl went on a quest to find her missing cat. (Küçük kız, kaybolan kediyi bulmak için bir arayışa çıktı.)
The detective embarked on a quest to solve the mystery of the missing jewels. (Dedektif, kayıp mücevherlerin sırrını çözmek için bir arayışa girdi.)
The wizard went on a quest to defeat the evil sorcerer. (Büyücü, kötü büyücüyü yenmek için bir arayışa çıktı.)
The brave warrior went on a quest to retrieve the stolen crown. (Cesur savaşçı, çalınan tacı geri getirmek için bir arayışa çıktı.)
The young prince embarked on a quest to find the magical sword that would save his kingdom. (Genç prens, krallığını kurtaracak sihirli kılıcı bulmak için bir arayışa çıktı.)
The archaeologist went on a quest to discover the lost civilization. (Arkeolog, kayıp medeniyeti keşfetmek için bir arayışa girdi.)
The brave explorer went on a quest to climb the highest mountain in the world. (Cesur kaşif, dünyanın en yüksek dağına tırmanmak için bir arayışa çıktı.)
The astronaut went on a quest to explore the mysteries of space. (Astronot, uzayın sırlarını keşfetmek için bir arayışa girdi.)
The young boy went on a quest to find the legendary superhero. (Küçük çocuk, efsanevi süper kahramanı bulmak için bir arayışa çıktı.)
The filmmaker went on a quest to make a documentary about the endangered species. (Film yapımcısı, tehlike altındaki türler hakkında bir belgesel yapmak için bir ar
ayışa girdi.)
The musician went on a quest to write the perfect song. (Müzisyen, mükemmel şarkıyı yazmak için bir arayışa çıktı.)
The artist went on a quest to create a masterpiece. (Sanatçı, bir şaheser yaratmak için bir arayışa girdi.)
The writer went on a quest to write the great American novel. (Yazar, büyük Amerikan romanını yazmak için bir arayışa çıktı.)
The entrepreneur went on a quest to start a successful business. (Girişimci, başarılı bir iş kurmak için bir arayışa girdi.)
Türkçe karşılığı:
- arayış
- macera
- keşif
- arama
- sıradışı yolculuk
- efsanevi yolculuk
- çılgın arayış
- sıra dışı arama
- gizemli arayış
- kayıp arama
- mücadele
- sıradışı deneyim
- araştırma
- yeni bir şey keşfetme arayışı
- yolculuk
- belgesel hazırlama
- sanat eseri yaratma arayışı
- başarı arayışı
- hayallerin peşinden gitme
- roman yazma arayışı
Hemen Yorum Yaz