Purse İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Purse İle İlgili Cümleler
Purse, cüzdan veya el çantası anlamına gelir.
- She always carries her purse with her. (O, her zaman cüzdanını yanında taşır.)
- I need to buy a new purse for the wedding. (Düğün için yeni bir çanta almam gerekiyor.)
- Can I borrow your purse? I forgot mine at home. (Cüzdanını ödünç alabilir miyim? Benim evde unuttum.)
- She lost her purse on the bus. (O, otobüste cüzdanını kaybetti.)
- My purse is too small for all of my stuff. (Cüzdanım tüm eşyalarım için çok küçük.)
- She keeps her money in her purse. (O, parasını cüzdanında saklar.)
- I found a purse on the street and returned it to the owner. (Sokakta bir çanta buldum ve sahibine geri verdim.)
- She bought a designer purse for a lot of money. (O, çok para ödeyerek bir tasarımcı çantası aldı.)
- My sister loves to collect purses from different countries. (Kız kardeşim farklı ülkelerden çanta koleksiyonu yapmayı seviyor.)
- She put her phone in her purse and walked away. (Telefonunu çantasına koydu ve uzaklaştı.)
- I have a lot of change in my purse. (Cüzdanımda çok bozuk para var.)
- She forgot her keys in her purse. (Anahtarlarını cüzdanında unuttu.)
- She opened her purse and took out a pen. (Cüzdanını açtı ve bir kalem çıkardı.)
- I need to organize my purse. (Cüzdanımı düzenlemem gerekiyor.)
- She carries her makeup in her purse. (O, makyajını cüzdanında taşır.)
- She left her purse on the table and went to the bathroom. (Cüzdanını masada bıraktı ve tuvalete gitti.)
- I always check my purse before leaving the house. (Evin çıkarken her zaman cüzdanımı kontrol ederim.)
- She bought a purse that matches her shoes. (Ayakkabılarıyla uyumlu bir çanta satın aldı.)
- I keep my credit cards in a separate section of my purse. (Kredi kartlarımı cüzdanımın ayrı bir bölümünde saklarım.)
- She put her purse on the counter and started to look for her wallet. (Cüzdanını tezgaha koydu ve cüzdanını aramaya başladı.)
- The thief snatched her purse and ran away. (Hırsız cüzdanını kapıp kaçtı.)
- She found a receipt from last year in her purse. (Geçen yıldan bir fiş buldu cüzdanında.)
- She searched through her purse for her sunglasses. (Gözlüklerini bulmak için cüzdanını karıştırdı.)
- She keeps her ID in her purse at all times. (Kimliğini her zaman cüzdanında taşır.)
- The purse she bought was made of genuine leather. (Aldığı çanta gerçek deriden yapılmıştı.)
- She accidentally left her purse at the restaurant. (Restoranda yanlışlıkla cüzdanını unuttu.)
- She likes to keep her purse organized with different compartments. (Farklı bölümlerle cüzdanını düzenli tutmayı seviyor.)
- She put her purse in the overhead compartment on the plane. (Uçakta çantasını üst gözde koydu.)
- She received a new purse as a gift from her friend. (Arkadaşından hediye olarak yeni bir çanta aldı.)
- She pulled out her wallet from her purse to pay for the groceries. (Market alışverişi için cüzdanından para çıkardı.)
Türkçe:
- O, her zaman cüzdanını yanında taşır.
- Düğün için yeni bir çanta almam gerekiyor.
- Cüzdanını ödünç alabilir miyim? Benim evde unuttum.
- O, otobüste cüzdanını kaybetti.
- Cüzdanım tüm eşyalarım için çok küçük.
- O, parasını cüzdanında saklar.
- Sokakta bir çanta buldum ve sahibine geri verdim.
- O, çok para ödeyerek bir tasarımcı çantası aldı.
- Kız kardeşim farklı ülkelerden çanta koleksiyonu yapmayı seviyor.
- Telefonunu çantasına koydu ve uzaklaştı.
- Cüzdanımda çok bozuk para var.
- Anahtarlarını cüzdanında unuttu.
- Cüzdanını açtı ve bir kalem çıkardı.
- Cüzdanımı düzenlemem gerekiyor.
- O, makyajını cüzdanında taşır.
- Cüzdanını masada bıraktı ve tuvalete gitti.
- Evin çıkarken her zaman cüzdanımı kontrol ederim.
- Ayakkabılarıyla uyumlu bir çanta satın aldı.
- Kredi kartlarımı cüzdanımın ayrı bir bölümünde saklarım.
- Cüzdanını tezgaha koydu ve cüzdanını aramaya başladı.
- Hırsız cüzdanını kapıp kaçtı.
- Geçen yıldan bir fiş buldu cüzdanında.
- Gözlüklerini bulmak için cüzdanını karıştırdı.
- Kimliğini her zaman cüzdanında ta
Hemen Yorum Yaz