Purblind İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Purblind İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Purblind İle İlgili Cümleler

Purblind, Türkçe karşılığı “kör gibi” olan bir sıfattır. Bir kişinin ya da bir şeyin kör benzeri olması, bir şeyi görememesi ya da algılayamaması durumunda kullanılır.

  1. The purblind cat kept bumping into walls. (Kör benzeri kedi, duvarlara sürekli çarpıyordu.)
  2. His purblind eyesight prevented him from seeing the beauty of the landscape. (Onun kör benzeri görüşü, manzaranın güzelliğini görmesine engel oldu.)
  3. The purblind driver caused a serious accident on the highway. (Kör gibi sürüş yapan sürücü, otoyolda ciddi bir kaza meydana getirdi.)
  4. The purblind critic couldn’t appreciate the subtleties of the artwork. (Kör benzeri eleştirmen, sanat eserinin inceliklerini takdir edemedi.)
  5. The purblind man stumbled over the uneven pavement. (Kör gibi adam, düzensiz kaldırımda tökezledi.)
  6. Her purblind approach to the problem led to incorrect solutions. (Onun kör benzeri yaklaşımı, probleme yanlış çözümler getirdi.)
  7. The purblind bird flew straight into the window. (Kör gibi kuş, camın içine doğru uçtu.)
  8. The purblind child struggled in the classroom without her glasses. (Gözlüksüz kör benzeri çocuk, sınıfta mücadele etti.)
  9. His purblind loyalty to the company blinded him to its faults. (Şirkete kör benzeri sadakati, onu kusurlarını görmekten alıkoydu.)
  10. The purblind soldier stumbled through the battlefield. (Kör benzeri asker, savaş meydanında tökezledi.)
  11. Her purblind faith in the company’s success was unfounded. (Şirketin başarısına kör benzeri inancı temelsizdi.)
  12. The purblind shopper accidentally bought the wrong item. (Kör benzeri alıcı yanlışlıkla yanlış ürünü aldı.)
  13. The purblind politician couldn’t see the consequences of his actions. (Kör benzeri politikacı, eylemlerinin sonuçlarını göremedi.)
  14. The purblind puppy stumbled around the room until it got used to its surroundings. (Kör benzeri yavru köpek, çevresine alışana kadar oda içinde tökezledi.)
  15. The purblind audience couldn’t appreciate the intricacies of the play. (Kör benzeri seyirciler, oyunun karmaşıklıklarını takdir edemedi.)
  16. His purblind attitude towards the environment was detrimental to the planet. (Çevreye kör benzeri tutumu, dünya için zararlıydı.)
  17. The purblind artist couldn’t see the flaws in his own work. (Kör benzeri sanatçı, kendi çalışmalarındaki hataları göremedi.)
  18. The purblind navigator

made several wrong turns, delaying the journey. (Kör gibi navigatör, birkaç yanlış dönüş yaparak yolculuğu geciktirdi.)
19. His purblind love for her blinded him to her flaws. (Ona karşı kör benzeri aşkı, onun kusurlarını görmesine engel oldu.)

  1. The purblind approach of the company’s management led to its downfall. (Şirketin yönetiminin kör benzeri yaklaşımı, onun çöküşüne neden oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.